Arzu ile Kamber, Türk halk edebiyatının en önemli aşk hikâyelerinden biridir. 16. yüzyılda ortaya çıktığı düşünülen bu hikâye, birbirlerini kardeş sanarak büyüyen iki kişinin aslında kardeş olmadıklarını öğrenmeleri ve aşklarını yaşamaya çalışmaları üzerine kuruludur.
Kamber’in ailesi, bir yolculuk sırasında eşkıyaların saldırısına uğrar ve Kamber dışında herkes öldürülür. Kamber’i bir köylü bulur ve evlat edinir. Bu köylünün Arzu adında bir kızı vardır ve Kamber ile Arzu birlikte büyürler. Ancak bir gün, Kamber’i seven bir kız, Arzu’ya Kamber’in kardeşi olmadığını söyler. Arzu bu bilgiyi Kamber ile paylaşır ve ikili birbirlerine olan aşklarını fark ederler.
Ancak Arzu’nun amcası, Arzu’yu babasından ister ve nişanlanmalarına karar verilir. Kamber, Arzu’nun ona yüz vermemesi üzerine köyden ayrılır. Arzu, Kamber’i bulmak için çöle gider ama Kamber ona yüz vermez. Arzu hastalanır ve bir sırdaşı aracılığıyla Kamber’e ulaşır. Kamber eve döner, ancak Arzu’nun amcası onu almak için köye gelir. Arzu, amcasına durumunu anlatır ve sonunda Arzu ile Kamber evlenir.
Bu hikâye, aşk, kader ve ayrılık temalarını işler. Arzu ile Kamber’in birbirlerine olan sevgisi, toplumun kuralları ve aile baskısı nedeniyle birçok engelle karşılaşır. Ancak aşkları, tüm zorluklara rağmen galip gelir.
Buradaki amca-yeğen arasında direkten dönen ilişki belki de bilinen ilk 'ensest' ilişkiye temel oluşturacaktı. Neyse ki Arzu'nun Kamber'e olan aşkı bunun önüne geçmiştir. Ayrıca bu aşk, babayı pezevenklikten, amcayı da sübyencilikten kurtarmıştır.
'Kambersiz düğün olmaz!' sözünü de bu vesileyle değiştirmek gerekir: 'Kamber ve Arzusuz düğün olmaz!'