Ferdi Özbeğen ve Hilmi Mutlu’nun ilişkisi, Türkiye’de eşcinsel birlikteliklerin yasal olarak tanınmadığı bir dönemde dikkat çeken bir hikâyeye dönüştü. Özbeğen, hayat arkadaşı olan Hilmi Mutlu’yu 1999 yılında evlat edindi. Bu adım, dönemin yasaları nedeniyle eşcinsel çiftlerin resmi olarak birlikteliklerini tanıtamaması sebebiyle sıkça başvurulan bir yöntemdi.
Mutlu, Özbeğen’in hem yardımcısı hem de en yakın dostu olarak biliniyordu. Özbeğen, annesinin vasiyeti üzerine Mutlu’yu evlat edindiğini açıklamıştı: “13,5 yıl annem ve bana hizmet verdi. Annem, ‘Ferdi, bu çocuğu bırakma, yalnız kalırsın’ dedi. Vasiyeti yerine getirdim”. Ancak gazeteci Oray Eğin, bu evlat edinmenin aslında eşcinsel evliliğe alternatif bir çözüm olduğunu öne sürdü.
Özbeğen’in 2013’te vefat etmesinin ardından Mutlu, sanatçının mirası için Türk Eğitim Vakfı’na (TEV) karşı dava açtı. Özbeğen, tüm mal varlığını TEV’e bırakmıştı, ancak Mutlu vasiyetnamenin iptalini istedi. 2017’de Mutlu, davadan vazgeçerek sadece saklı payını talep etti ve daha sonra Bodrum’daki evi satışa çıkardı.
Bu ilişki, Türkiye’de eşcinsel haklarının sınırlı olduğu bir dönemde önemli bir tartışma konusu oldu. Özbeğen’in eşcinsel olduğunu açıklaması ve Mutlu’yu evlat edinmesi, dönemin medyasında farklı yorumlarla ele alındı. Ancak Özbeğen, bu adımın annesinin vasiyeti doğrultusunda gerçekleştiğini vurguladı.
Özbeğen ve Mutlu’nun hikâyesi, Türkiye’de eşcinsel hakları ve toplumun bu konudaki algısı üzerine önemli bir tartışma yaratmıştı.
Ferdi Özbeğen, Türkiye’de piyanist şantör geleneğinin öncülerinden biri olarak kabul edilir. 1941’de İzmir’de doğan sanatçı, müziğe ilgisini erken yaşlarda keşfetti ve 1965’te Altın Mikrofon Yarışması ile profesyonel kariyerine adım attı.
Özbeğen’in müziği, özellikle taverna müziği ve popüler aranjmanlarla şekillendi. 1977’de çıkardığı Ferdi Özbeğen’le 45 Dakika albümü büyük ilgi gördü ve onu geniş kitlelere tanıttı. Ardından Sohbet (1978), Teşekkürler (1979) ve Mutluluklar (1980) gibi albümlerle başarısını pekiştirdi. Sohbet albümüyle Altın Plak Ödülü, Mutluluklar albümüyle ise Platin Plak ve Altın Piyano Ödülleri kazandı.
1980’lerde müziğinde daha sofistike bir tarz benimseyen Özbeğen, Nice Yıllara (1980), Yaşadıkça (1981), Bir Sır Gibi (1982) ve Seviyorum Delicesine (1983) gibi albümlerle kariyerini zirveye taşıdı. 1983’te İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası ile 20. sanat yılını kutladı ve 1984’te Piyanist albümünü çıkardı, bu albüm hem alaturka hem pop öğeleri barındırıyordu.
Özbeğen’in repertuarı, Ülkü Aker’in Türkçeleştirdiği yabancı şarkılar, klasikleşmiş eserler ve unutulmuş parçaların yeniden düzenlemelerinden oluşuyordu. Eskimeyen Dost, Seni Terkedeceğim, Yok Yok Yalan Deme, Kandil gibi şarkıları büyük beğeni topladı.
Sanatçı, 28 albüm yayımladı ve müziğiyle geniş bir dinleyici kitlesine ulaştı. 2013’te vefat eden Özbeğen, Türkiye müzik tarihinde önemli bir figür olarak anılmaya devam ediyor. Onun şarkıları, özellikle nostaljik ve duygusal atmosferiyle hâlâ dinleyiciler tarafından büyük ilgi görüyor.