John Keats ve Fanny Brawne’ın ilişkisi, Romantik Dönem’in en dokunaklı aşk hikâyelerinden biri olarak kabul edilir. Keats, genç yaşta büyük bir edebi yetenek sergileyen bir şairdi, ancak hayatı boyunca maddi sıkıntılar ve sağlık sorunlarıyla mücadele etti. Fanny Brawne ise zeki, neşeli ve bağımsız ruhlu bir genç kadındı.
İkili, 1818 yılında Hampstead’de tanıştı. Başlangıçta Keats, Fanny’nin tarzını ve davranışlarını eleştiren mektuplar yazsa da zamanla ona derin bir aşk beslemeye başladı. 1819’da gizlice nişanlandılar, ancak Keats’in kötüleşen sağlık durumu nedeniyle ilişkileri büyük bir sınavdan geçti. Keats, tüberküloz teşhisi konduktan sonra daha sıcak bir iklimde iyileşme umuduyla Roma’ya gitmek zorunda kaldı. Fanny ile vedalaşırken ona yazdığı mektuplar, aşkının yoğunluğunu ve özlemini gözler önüne serer.
Keats, 1821 yılında henüz 25 yaşındayken Roma’da hayatını kaybetti. Fanny, onun ölümünden sonra uzun yıllar yas tuttu ve Keats’in mektuplarını sakladı. Ancak bu mektuplar, 1878’de yayımlandığında, Fanny’nin Keats’in hayatındaki rolü daha geniş kitleler tarafından öğrenildi. Başlangıçta eleştirilen Fanny, daha sonra Keats’in ilham kaynağı olarak kabul edildi ve ilişkileri edebiyat dünyasında büyük bir yankı uyandırdı.
Bu aşk hikâyesi, Keats’in şiirlerinde ölümsüzleşti. Özellikle Bright Star adlı sonesi, Fanny’ye duyduğu derin sevgiyi ve sonsuz bağlılığı yansıtır.