Muazzez Abacı ve Hasan Heybetli'nin ilişkisi, tutkulu ve fırtınalı bir aşk hikâyesi olarak bilinir. Hasan Heybetli, yeraltı dünyasının tanınan isimlerinden biri olup, "Son Kabadayı" olarak anılmıştır. Muazzez Abacı, Türk sanat müziğinin güçlü seslerinden biri olarak sahne hayatına devam ederken, Heybetli'nin ona olan ilgisi büyük jestlerle kendini göstermiştir.
Heybetli, Abacı'nın çalıştığı gazinoya her gün 24 kırmızı gül göndererek aşkını ilan etmiş, hatta bir gece tüm sokağı kırmızı güllerle kaplayarak Abacı'yı etkilemeyi başarmıştır. Ancak bu aşk, sadece romantik jestlerle değil, aynı zamanda kıskançlık ve baskılarla da şekillenmiştir. Heybetli, Abacı'nın sahneye çıkmasını istememiş, ona kazandığı paranın fazlasını vereceğini söylemiş, ancak Abacı müziğe olan tutkusundan vazgeçmemiştir.
İkili, 1980 yılında evlenmiş, ancak bu evlilik 3 yıl sürmüştür. Ayrılığa rağmen birbirlerinden kopamayan çift, 1989 yılında yeniden nikâh masasına oturmuş, fakat bu evlilik de uzun sürmemiş ve 1993 yılında boşanmışlardır. Heybetli'nin cezaevinde olduğu dönemlerde Abacı, cezaevinin karşısında bir ev tutarak onunla iletişim kurmaya devam etmiştir.
Heybetli, yeraltı dünyasındaki faaliyetleri nedeniyle defalarca cezaevine girip çıkmış, son olarak prostat kanseri nedeniyle tutuklu bulunduğu cezaevinde 75 yaşında hayatını kaybetmiştir. Abacı ise müzik kariyerine devam etmiş, sahneye olan bağlılığını hiçbir zaman kaybetmemiştir.
Bu aşk hikâyesi, büyük tutkuların ve zorlukların iç içe geçtiği, magazin dünyasında uzun yıllar konuşulan bir ilişki olarak hafızalarda yer etmiştir.
Muazzez Abacı, Türk sanat müziğinin en güçlü ve etkileyici seslerinden biri olarak kabul edilir. 1947 yılında Ankara'da doğan Abacı, müzik kariyerine 1966 yılında Ankara Radyosu'nda başladı. Klasik Türk müziğine getirdiği modern yorumlarla geniş bir dinleyici kitlesine ulaştı.
Kariyerinin Öne Çıkan Dönemleri:
1973 yılında ilk plağı Bir Sen Kaldın İçimde ile müzik dünyasına adım attı.
1980'ler ve 90'lar, onun en parlak dönemleri oldu. Şakayık, Vurgun ve Felek gibi şarkıları büyük ilgi gördü.
1990 yılında Cemal Safi'nin sözlerini yazdığı, Selçuk Tekay’ın bestelediği Vurgun şarkısı ile kariyerinin zirvesine çıktı.
1998 yılında Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Devlet Sanatçısı unvanına layık görüldü.