Hepburn, iki evlilikten sonra Wolders ile birlikte olmayı tercih etti ve ikili hiçbir zaman resmi olarak evlenmedi. Wolders, Hepburn'ün iki önceki evliliğinden edindiği deneyimlerin ardından, ilişkilerinin olduğu gibi mükemmel olduğunu düşündüğünü belirtti. Hepburn de bu düşünceyi paylaşarak, evliliğin ilişkilerini değiştirmesine gerek olmadığını ifade etti.
Wolders, Hepburn'ü sadece bir film yıldızı olarak değil, aynı zamanda büyük bir insani yardım gönüllüsü olarak gördü. Hepburn, UNICEF ile yaptığı çalışmalarla çocukların refahı için büyük çaba sarf etti ve Wolders da bu süreçte ona destek oldu.
Hepburn'ün 1993'teki vefatına kadar süren bu ilişki, sevgi, anlayış ve ortak idealler üzerine kurulu bir birliktelik olarak hatırlanıyor. Wolders, Hepburn'ün ölümünden sonra da onun mirasını yaşatmaya devam etti. 2018'de hayatını kaybeden Wolders, Hepburn ile geçirdiği yılları hayatının en değerli dönemi olarak tanımlıyordu.
Bu ilişki, Hepburn'ün zarafeti ve Wolders'ın sadakatiyle şekillenen, romantizmin ötesinde derin bir bağın örneği olarak görülüyor.
Audrey Hepburn'ün romantik hayatı, zarafeti kadar ilgi çekici ve karmaşıktı. İki kez evlendi ve birkaç önemli ilişki yaşadı:
James Hanson: Hepburn, 1952'de İngiliz iş insanı James Hanson ile nişanlandı. Ancak yoğun kariyeri nedeniyle evliliğin yürümeyeceğini düşündü ve düğünü iptal etti.
Mel Ferrer: 1954'te aktör ve yönetmen Mel Ferrer ile evlendi. Çift, 1968'e kadar evli kaldı ve bu süreçte birlikte birkaç projede çalıştı.
Andrea Dotti: 1969'da İtalyan psikiyatrist Andrea Dotti ile evlendi. Bu evlilikten oğlu Luca Dotti dünyaya geldi. Ancak Dotti'nin sadakatsizliği nedeniyle 1982'de boşandılar.
Ben Gazzara: Hepburn'ün, aktör Ben Gazzara ile kısa süreli bir ilişkisi olduğu söylendi. İkili, birkaç filmde birlikte çalıştı.
Robert Wolders: Hepburn'ün hayatının son yıllarında en büyük aşkı, Hollandalı aktör Robert Wolders oldu. 1980'den itibaren birlikte yaşadılar ve Hepburn, onunla geçirdiği yılları hayatının en mutlu dönemi olarak tanımladı.
Hepburn'ün ilişkileri, onun zarafeti ve romantik idealleriyle şekillendi. O, aşkı sadece romantik bir bağ olarak değil, aynı zamanda derin bir dostluk ve anlayış olarak gördü.
Audrey Hepburn, zarafeti ve yeteneğiyle sinema tarihine damga vurmuş bir oyuncu, moda ikonu ve hayırseverdi. 4 Mayıs 1929'da Belçika'nın Brüksel kentinde doğdu ve 20 Ocak 1993'te İsviçre'de hayatını kaybetti.
Hepburn, Roman Holiday (1953) filmiyle büyük çıkış yaptı ve bu rolüyle En İyi Kadın Oyuncu Akademi Ödülü kazandı. Ardından Sabrina (1954), Breakfast at Tiffany's (1961), My Fair Lady (1964) gibi klasikleşmiş filmlerde oynayarak Hollywood'un en büyük yıldızlarından biri haline geldi.
Ancak Hepburn sadece bir oyuncu değil, aynı zamanda UNICEF'in aktif bir destekçisi olarak hayatının son yıllarını insani yardım çalışmalarına adadı. Özellikle çocukların refahı için yaptığı çalışmalar, onun sinema dışındaki mirasını da güçlendirdi.
Hepburn'ün hayatı, zarafet, yetenek ve iyilik üzerine kurulu bir hikâye olarak hatırlanıyor.