Mary Godwin (daha sonra Mary Shelley) ve Percy Bysshe Shelley’in aşkı, Romantik Dönem’in en çalkantılı ve tutkulu ilişkilerinden biri olarak kabul edilir. Mary, 1797’de Londra’da doğdu ve radikal düşünceleriyle tanınan filozof William Godwin ile feminist yazar Mary Wollstonecraft’ın kızıydı. Percy Shelley ise aristokrat bir aileden gelen, özgürlükçü ve devrimci fikirleriyle bilinen bir şairdi.
İlişkilerinin Başlangıcı:
Mary ve Percy, 1814 yılında tanıştıklarında Percy evliydi. Ancak Mary ile olan ilişkisi o kadar güçlüydü ki, birlikte İsviçre’ye kaçtılar. Bu kaçış, Mary’nin ailesi tarafından büyük tepkiyle karşılandı. 1816 yılında Percy’nin eşi Harriet’in trajik ölümü üzerine, Mary ve Percy evlenerek ilişkilerini resmileştirdi.
Frankenstein ve Yaratıcı Süreç:
Mary Shelley, 1816 yazında İsviçre’de Lord Byron ve diğer entelektüellerle birlikte kaldıkları sırada ünlü romanı Frankenstein’ı yazmaya başladı. Bu eser, bilim ve insan doğası üzerine derin felsefi sorular soran bir başyapıt olarak kabul edilir. Percy Shelley, Mary’nin yazım sürecinde ona büyük destek verdi ve eserinin yayımlanmasında önemli bir rol oynadı.
Trajik Son:
Percy Shelley, 1822 yılında bir tekne kazasında hayatını kaybetti. Mary, bu trajik kayıptan sonra Londra’ya döndü ve hayatının geri kalanını yazarlık yaparak geçirdi. Percy’nin ölümü, Mary’nin eserlerinde derin bir melankoli ve yalnızlık hissi yaratmıştır.
Bu aşk hikâyesi, özgürlük, yaratıcılık ve trajedi ile örülü olup, edebiyat dünyasında hâlâ büyük bir ilgiyle incelenmektedir.