Voltaire ve Émilie du Châtelet’in ilişkisi, yalnızca romantik bir bağ değil, aynı zamanda entelektüel bir ortaklık olarak da tarihe geçti. 1733 yılında tanışan bu ikili, 15 yıl boyunca sevgili olarak yaşadı ve birlikte bilimsel ve felsefi çalışmalar yürüttü.
Émilie du Châtelet, Fransız aristokrasisinin bir parçası olarak dünyaya geldi ve genç yaşta matematik ve bilim alanında eğitim aldı. Newton’un eserlerini Fransızcaya kazandıran önemli bir bilim insanıydı. Voltaire ise onun zekâsına hayran kaldı ve ona olan aşkını şiirlerle dile getirdi.
İlişkileri toplumda büyük yankı uyandırdı. Émilie evli olmasına rağmen Voltaire ile açıkça aşk yaşadı ve bu durum Paris sosyetesinde dedikodulara neden oldu. Ancak onlar, çevrelerindeki tepkilere aldırmadan birlikte çalışmaya ve üretmeye devam ettiler. Voltaire, Émilie’nin sahip olduğu Cirey malikanesini bir entelektüel sığınak haline getirdi ve burada birlikte bilimsel araştırmalar yaptılar.
Bu aşk, yalnızca duygusal bir bağ değil, aynı zamanda bilim ve felsefe dünyasına önemli katkılar sağlayan bir ortaklık olarak da tarihe geçti. Émilie du Châtelet’in erken ölümü, Voltaire’i derinden etkiledi ve onun hayatında büyük bir boşluk bıraktı.
Voltaire, gerçek adıyla François-Marie Arouet, 1694'te Paris'te doğmuş ve 1778'de hayatını kaybetmiş Fransız yazar, filozof ve oyun yazarıdır. Fransız Aydınlanması'nın en önemli figürlerinden biri olarak kabul edilir ve özgür düşünce, ifade özgürlüğü ve hoşgörü konularında etkili eserler vermiştir.
Voltaire, genç yaşta edebiyata yönelmiş, ancak sivri dili ve keskin hicivleri nedeniyle sık sık sürgün ve hapis cezalarıyla karşılaşmıştır. İngiltere'de sürgünde bulunduğu dönemde İngiliz düşünce yapısından ve ifade özgürlüğünden etkilenmiş, bu deneyimlerini eserlerine yansıtmıştır. En ünlü yapıtlarından biri olan Candide, dönemin felsefi akımlarını ve toplumsal yapısını hicveden bir başyapıttır.
Voltaire'in bilim, din ve toplum üzerine yazıları, Fransız Devrimi'nin düşünsel temellerini oluşturan önemli eserler arasında yer alır. Katı dogmalara ve baskıcı yönetimlere karşı çıkmış, insan hakları ve bireysel özgürlükleri savunmuştur.