🕊 B A R I Ş - anı . öykü 📖 İRAN HUDUDUNDA BİR TİLKİ - roman 🦜 İnternet Kitap Satış Sitelerinde Satılmaktadır!

BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU-MARİ

  



Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun yasak aşkı, Mari Gerekmezyan ile yaşadığı tutkulu ve trajik ilişkiye dayanır. 1940’ların başında, Eyüboğlu Güzel Sanatlar Akademisi’nde asistanlık yaparken, heykel bölümüne misafir bir öğrenci olarak gelen Mari Gerekmezyan ile tanıştı. Esmer ve etkileyici bir Ermeni sanatçı olan Mari, Eyüboğlu’nun hayatına derin bir iz bıraktı.

Bu aşk, sanatla beslenen bir ilişkiydi. Mari, Eyüboğlu’nun büstünü yaparken, Eyüboğlu da ona şiirler ve portreler adadı. En bilinen şiirlerinden "Karadutum, çatalkaram, çingenem", aslında eşi Eren Eyüboğlu için değil, Mari için yazılmıştı. Ancak bu ilişki, toplum tarafından hoş karşılanmadı. Mari, hem yasak aşkın getirdiği baskılar hem de Ermeni kimliği nedeniyle sanat çevreleri tarafından dışlandı.

Ne yazık ki, bu büyük aşk kısa sürdü. Mari, tüberküloza yakalandı ve tedavi için yeterli maddi kaynağa sahip değildi. Eyüboğlu, onun ilaçlarını alabilmek için paha biçilmez tablolarını sattı, ancak tüm çabalarına rağmen Mari 1947 yılında, henüz 34 yaşında hayata veda etti. Eyüboğlu’nun bu kayıptan sonra duyduğu derin acı, eserlerine ve şiirlerine yansıdı. 

Mari’nin trajik sonu ve Eyüboğlu’nun ona duyduğu büyük aşk, sanatın ve duyguların nasıl iç içe geçtiğini gösteriyor. 

Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun Mari Gerekmezyan ile yaşadığı aşk, sanatına derin ve kalıcı izler bıraktı. Bu tutkulu ilişki, onun eserlerinde hem tematik hem de duygusal bir dönüşüm yarattı. İşte bu aşkın sanatına etkileri:

Portreler ve Figürler: Mari’nin yüzü, Eyüboğlu’nun birçok eserinde yer aldı. Özellikle Mari’nin Portresi ve Alis I-II gibi çalışmalarında, onun yüz hatlarını ve ruh halini yansıtan güçlü ifadeler görmek mümkün.
  
Şiirler ve Yazılar: Eyüboğlu’nun en bilinen şiirlerinden Karadutum, çatalkaram, çingenem, aslında Mari’ye duyduğu derin aşkın bir yansımasıydı. Bu şiir, onun kaybından sonra duyduğu özlemi ve acıyı dile getiriyordu.
  
Melankoli ve Hüzün: Mari’nin erken ölümü, Eyüboğlu’nun sanatına daha yoğun bir melankoli kattı. Eserlerinde yalnızlık ve kayıp temaları daha belirgin hale geldi. Özellikle renk paletinde daha koyu tonlara yönelmesi, bu duygusal değişimin bir göstergesiydi.
  
Anadolu Kültürü ve Halk Sanatı: Eyüboğlu, Mari’nin kaybından sonra Anadolu’nun halk sanatına daha fazla yöneldi. Yazma baskı sanatına olan ilgisi arttı ve eserlerinde geleneksel motifleri daha sık kullanmaya başladı.

Bu aşk, Eyüboğlu’nun sanatını sadece biçimsel olarak değil, ruhsal olarak da şekillendirdi. Onun eserlerinde Mari’nin izleri, hem görsel hem de duygusal olarak hissedilmeye devam etti.