İSVEÇTEN DÜNYAYA YÜKSELEN DİSKO IŞIĞI
Onlar sadece bir grup değildi; dönemin enerjisini, ışığını ve dans pistlerinin coşkusunu temsil eden bir fenomendi. “Dancing Queen”, “Mamma Mia”, “Waterloo”, “Fernando”, “Take a Chance on Me”, "Gimme Gimme Gimme,", "Chiquitita", "Money Money Money" gibi şarkılar listeleri altüst etti ve milyonların hafızasına kazındı. 1974’te “Waterloo” ile Eurovision Şarkı Yarışması’nı kazanarak dünya sahnesine çıktılar ve sonrasında pop müzik tarihine adlarını altın harflerle yazdırdılar.
Özellikle 70’lerde ulaştıkları popülarite bambaşkaydı. Gençlerin odalarının duvarlarında posterleri vardı, plak kapakları koleksiyon değerindeydi, müzik dergileri onlarla yapılan röportajlara geniş yer ayırıyordu. Bravo, Rolling Stone, Smash Hits gibi dergilerin sayfalarında sık sık yer almaları, onları bir ikon haline getirdi. Disko salonlarında dans eden kalabalıkların en çok eşlik ettiği şarkılar çoğunlukla ABBA’ya aitti.
Başarıları yalnızca listelerde değil, rekor satışlarda da kendini gösterdi. Dünya çapında 400 milyondan fazla albüm satan ABBA, tüm zamanların en çok satan grupları arasında yer aldı. “Greatest Hits” albümleri birçok ülkede satış rekorları kırdı, 1977’deki Avustralya turnesi milyonların katılımıyla tarihe geçti.
Popüler kültürdeki etkileri yıllar boyu devam etti. “Mamma Mia!” müzikali ve onun sinema uyarlamaları, şarkılarının kuşaklar boyunca nasıl canlı kaldığını kanıtladı. 90’larda ve 2000’lerde bile gençler onların şarkılarını keşfettiklerinde, sanki yeni çıkmış gibi büyük bir heyecan yaşadılar.
Ama ABBA sadece eğlenceyi değil, duyguyu da işliyordu. “The Winner Takes It All” gibi şarkılar, aşkın ve kaybın evrensel yanlarını derin bir duygusallıkla aktardı. Coşku ile hüznü aynı potada birleştirmeleri onları farklı kıldı.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder