.................................................................................Bu Yılbaşında Sevdiklerinize En Güzel Hediyeniz Bir Kitap Olsun 📚📚📚📚📚📚📚
POP
Padişah - Sibel CAN
Bessame Mucho - Andrea Bocelli
I Will Always Love You - Whitney Houston
Sway - Rita Hayworth
Yaz Dostum - Barış MANÇO
La Boheme - Juliette Binoche - Charles Aznavour
Sessiz Gemi - Hümeyra
Toccata - Paul Mauriat
Happy Children - Osibisa
Amor Mio - Gypsy Kings
Rivers of Babylon - Boney M.
Ederlezi - Goran Bregovic
Where Do I Begin - Shirley Bassey
Havana - Camila Cabello
KOLSUZ AGOP
Agop’un babası Kirkor Kotoğyan, 1911 doğumlu. 1915 yılında, yani Anadolu’daki o büyük kaos döneminde henüz dört yaşındayken babasını kaybetmiş. Köyünü basan çeteler köydeki tüm erkekleri öldürmüş. Küçük Kirkor’u annesi, onu madendeki mağaralara kaçırarak kurtarabilmiş. Sonra da bir yakınlarının yanına sığınmışlar. Olaylar yatışıp saldırılar durunca yanmış, yıkılmış, talan edilmiş köylerine dönebilmişler.
DELİCE
Hep merak eder dururum. Edirne ilçelerinde, sahil boyunda, Saros
Körfezi’nde neden zeytinlikler yok diye. Her yer çam ağacı! İlaç için bile bir
zeytin ağacı yok. (Bugünlerde bazı meraklı yurtseverler çeşitli bölgelerde
zeytin ağacı dikmeye başladı. Hatta bir yatırımcımızın Yeniköy mahallesinde
epey zeytin ağacı dikeceğini de duydum.) Hemen komşu ülke Yunanistan’da Enez
ilçesi bitimi olan yerleşim bölgelerinde başlayan zeytinlikleri neredeyse
Selanik’e kadar görebilirsiniz.
Peki Edirne’ye komşu olan Çanakkale ve Yunanistan’da olan
zeytinlikler neden bizim bu bölgemizde yok. Tesadüfen bir araştırmacımızın bir
yazısını gördüm ve sizinle paylaşmayı uygun gördüm.
Hadi birlikte neden “Delice” ağaçlarının neden sökülüp
satıldığını, “Delice” ağacının neye yaradığını okuyalım…
“1951-1952 yıllarında İspanya Hükümeti, Türkiye’den çok
yüksek miktarda odun kömürü satın almak istiyor.
O güne kadar İspanya’ya yapılan ihracat kalemleri arasında
yer almayan bu talebin bir de özel şartı vardı:
Kömürler İskenderun’dan Saroz Körfezi’ne kadar Akdeniz ve
Ege sahillerinde doğada kendiliğinden yetişen "delice" ağacından elde
edilmesi isteniyordu!
İstek dönemin Hükümeti tarafından yüksek getirisinden
sevinçle karşılanıyor, ülkemizde bol miktarda bulunan delice kömürü ihraç
edilmeye başlanıyordu.
Görgü tanıklarının anlattıklarına göre, limanların üzeri
gemi yüklemeleri sebebiyle kara bir bulut ile kaplanıyor göz gözü görmüyordu!
O yıllarda Ankara’da görev yapan ABD Ticaret Ataşesi,
dönemin Dışişleri Bakanı’na ihraç edilen kömürün İspanya tarafından nasıl
değerlendirildiği ya da nerelerde kullanıldığını araştırıp araştırmadıklarını
soruyor.
Aldığı cevap, getirisinin önemli olduğu, nerede
kullanıldığının Türkiye’yi ilgilendirmediği şeklinde oluyor. Bunun üzerine
ataşe konuyu kendisi araştırıyor ve otoyollarda dolgu malzemesi olarak
kullanıldığı bilgisine ulaşıyor. Bununla yetinmeyip ABD’de tanıdığı
mühendislerden bilgi alıyor ve otoyolda kömür dolgunun bir yararı olmadığını
öğreniyor.
Öğrendiklerini Bakan’a iletiyor, Türkiye’nin rahatsız
olmadığını, gelirden dolayı memnun olduklarını söylüyor, konu kapanıyor...
“Delice ağacının zeytin aşılamak için en uygun ağaç olduğunu
bilenler Türkiye’ye oyun oynamışlardı.”
Sonuç olarak İspanya dünyanın en büyük zeytinyağı
ihracatçısıdır ve ne tesadüf ki aynı yıllarda Türkiye margarinle tanışmıştır.
*** NOT: Aşılanmamış zeytin ağacına "DELİCE"
denir. * **
Marshall yardımlarıyla Ege ve Akdeniz bölgemizdeki
milyonlarca zeytin ağacımız kökünden sökülerek gemilerle Avrupa'ya götürüldü.
ABD bize bu ağaçların yerine milyonlarca kavak ve çam(çıra)
fidanı verdi.
Kavak ağacı memlekette alerjik hastalıklar başlattı.
Çam ağacı ise bildiğimiz yağlı çıra idi. Dağlarımıza
ovalarımıza her yere diktik.
Oksijenden başka hiçbir işe yaramayan bu ağaç, ülkemizin
dağına bayırına dikilen saatli bomba oldular.
Bu ağaçlar yandığı zaman kozalakları patlayarak yanar halde
200 metre uzağa fırlamakta oradaki çam ağaçlarını da tutuşturmaktadır.
Bugüne kadar kimi gördüysem yetkili yetkisiz, beyinli
beyinsiz herkese anlattım.
"ABD’liler bizim ormanlarımızı çam (ÇIRA) ağaçlarıyla
dolduruyor, bir kibrit çakmasıyla 100 savaş uçağının verdiği zararı veriyorlar.
Şimdi soruyorum size devletimiz bu çam ağaçlarının yerine
zeytin, ceviz, badem, incir, sakız ağacı dikse hem bu ağaçlar kolay kolay
yanmaz hem de köylümüze bir gelir olur.
Hala çam dikiyoruz bıkıp usanmadan.”
Sevgili okurlarım ; bende yazıyı okuduğumda sizin gibi
hayrete düştüm. Üç-beş kuruş kazanacağız diye araştırmadan kestiğimiz ‘delice’
ağaçları sayesinde margarin ile tanıştık. Oysa bu bölgemizde toprağa ne eksek Allah
bize fazlasıyla veriyordu. Hatalar yapılmasa yerli tohumdan ithal tohuma,
delice ağacından çama, zeytinyağından margarine geçer miydik hiç.
(Alıntıdır.)

