🕊 B A R I Ş - anı . öykü 📖 İRAN HUDUDUNDA BİR TİLKİ - roman 🦜 İnternet Kitap Satış Sitelerinde Satılmaktadır!

ALBERT EİNSTEİN-MİLEVA MARİC



 

Albert Einstein ve Mileva Marić’in ilişkisi, bilim ve aşkın iç içe geçtiği karmaşık bir hikâyedir. Einstein, Marić’i Zürih Politeknik Enstitüsü’nde tanıdı ve kısa sürede birbirlerine derin bir bağ kurdular. Marić, dönemin nadir kadın fizikçilerinden biri olarak parlak bir zekâya sahipti ve bazı tarihçiler, Einstein’ın görelilik teorisine katkıda bulunmuş olabileceğini öne sürer.

İlişkileri başlangıçta tutkulu ve entelektüel bir ortaklık olarak başladı. Einstein, Marić’e yazdığı mektuplarda ona olan sevgisini ve bilimsel çalışmalarına duyduğu hayranlığı dile getiriyordu. Ancak ailesi bu ilişkiye sıcak bakmadı; özellikle Einstein’ın annesi, Marić’in yaşça büyük olması ve Sırp kökenli olması nedeniyle evliliğe karşı çıktı. 

Evlilikleri zamanla zorlaştı. Einstein’ın akademik yükselişiyle birlikte Marić’in bilimsel kariyeri gölgede kaldı. Çiftin evlilik öncesinde doğan ve az bilinen kızları Lieserl’in varlığı, yıllar sonra ortaya çıkan mektuplarla doğrulandı. Einstein’ın kariyerine odaklanması ve evlilikte yaşanan duygusal mesafeler, sonunda boşanmalarına yol açtı. 

Marić’in Einstein’ın çalışmalarına ne ölçüde katkıda bulunduğu hâlâ tartışmalı bir konu. Bazı araştırmalar, onun matematiksel hesaplamalar konusunda Einstein’a yardımcı olduğunu öne sürerken, diğerleri bu iddiaların abartılı olduğunu savunur. Ancak kesin olan şu ki, Marić bilim dünyasında hak ettiği ilgiyi görmemiş ve Einstein’ın gölgesinde kalmıştır.

Einstein ve Marić’in hikâyesi, bireysel dehanın ve toplumsal normların bir ilişkiyi nasıl şekillendirdiğini gösteren önemli bir örnek. 

Mileva Marić, Zürih Federal Teknoloji Enstitüsü'nde eğitim alan ilk kadın fizikçilerden biriydi ve Albert Einstein ile aynı sınıfta yer aldı. Matematik ve fizik alanında güçlü bir akademik geçmişe sahipti, ancak bilimsel katkıları uzun yıllar gölgede kaldı.

Bazı tarihçiler, Marić’in Einstein’ın görelilik teorisi üzerindeki çalışmalarına katkıda bulunmuş olabileceğini öne sürer. Özellikle, Einstein’ın 1905’te yayımladığı ünlü makaleler döneminde, Marić’in matematiksel hesaplamalar konusunda destek verdiği iddia edilir. Ancak bu katkılar resmi olarak belgelenmemiştir ve bilim dünyasında hâlâ tartışmalıdır.

Marić, akademik kariyerine devam etmek istemesine rağmen, evlilik ve çocuklarının bakım sorumlulukları nedeniyle bilimsel çalışmalarını sürdüremedi. Einstein’ın Nobel Ödülü’nden kazandığı parayı ona göndermesi, bazı araştırmacılar tarafından bilimsel işbirliklerinin bir göstergesi olarak yorumlanmıştır.

Onun hikâyesi, kadınların bilim dünyasındaki görünmezliği ve toplumsal engellerle mücadelesi açısından önemli bir örnek teşkil eder. 

Albert Einstein, 20. yüzyılın en önemli teorik fizikçilerinden biri olarak kabul edilir. 1879'da Almanya'nın Ulm kentinde doğdu ve bilim dünyasına yaptığı katkılarla modern fiziğin temel taşlarından biri haline geldi. 



Einstein, özellikle görelilik teorisi ile tanınır. E=mc² denklemi, kütle ile enerji arasındaki ilişkiyi açıklayan en ünlü fizik formüllerinden biridir. 1921 yılında Nobel Fizik Ödülü’nü kazandı, ancak bu ödülü görelilik teorisi için değil, fotoelektrik etki üzerine yaptığı çalışmalar nedeniyle aldı. 

Hayatı boyunca bilimsel keşiflerinin yanı sıra barış ve insan hakları konularında da aktif oldu. Nazilerin iktidara gelmesiyle Almanya’dan ayrıldı ve ABD’ye yerleşerek Princeton Üniversitesi’nde çalıştı. II. Dünya Savaşı sırasında, ABD hükümetine nükleer silahların geliştirilmesi konusunda uyarılarda bulundu, ancak savaş sonrası nükleer silahların kullanımına karşı çıktı. 

Einstein’ın bilimsel dehası kadar felsefi düşünceleri ve insani duruşu da dikkat çekiciydi. 

Görelilik teorisi, Albert Einstein tarafından geliştirilen ve uzay, zaman ve hareket arasındaki ilişkiyi açıklayan iki temel kuramdan oluşur: Özel Görelilik ve Genel Görelilik.

Özel Görelilik (1905)
Özel görelilik teorisi, ışık hızının tüm gözlemciler için sabit olduğunu ve fizik yasalarının tüm eylemsiz referans çerçevelerinde aynı olduğunu öne sürer. Bu teori, Newton’un mutlak zaman ve mekân anlayışını sorgular ve şu sonuçları doğurur:

Zaman genişlemesi: Hareket eden bir nesne için zaman, durağan bir gözlemciye göre daha yavaş akar.

Uzay büzülmesi: Bir nesne ışık hızına yaklaştıkça, gözlemcinin bakış açısından uzunluğu kısalır.

E=mc²: Kütle ve enerji birbirine dönüşebilir, yani küçük bir kütle büyük bir enerjiye dönüşebilir.

Genel Görelilik (1915)
Genel görelilik teorisi, yerçekiminin uzay-zamanın eğriliğinden kaynaklandığını açıklar.

Einstein, büyük kütlelerin uzay-zamanı büktüğünü ve bu eğriliğin cisimlerin hareketini belirlediğini öne sürer. Bu teori sayesinde:

Kara deliklerin varlığı öngörülmüştür.
Zamanın yerçekimi altında yavaşladığı gösterilmiştir.
Işığın kütleçekim tarafından büküldüğü gözlemlenmiştir.

Bu teoriler, modern fiziğin temel taşlarından biri haline gelmiştir.