Urla Cooking Class.
.................................................................................Bu Yılbaşında Sevdiklerinize En Güzel Hediyeniz Bir Kitap Olsun 📚📚📚📚📚📚📚
TÜRKÇE
SATÜRN
HAÇİKO
1924 yılında Tokyo Üniversitesi Ziraat Fakültesi'nde görev
yapan Japon profesör Dr. Hidesaburo Ueno, küçük bir köpek yavrusu buldu.
Profesör Ueno, köpeğin adını Japoncada "sekizinci"
anlamına gelen Haçiko adını koydu.
Safkan akita cinsi beyaz bir erkek olan Haçiko, her sabah
üniversiteye gitmek için evden metroya kadar yürüyen sahibine eşlik etti.
Metronun dış kapısına kadar getirdiği sahibini uğurladıktan
sonra da eve döndü.
Çok geçmeden bir akşam üniversite dönüşünde metronun
çıkışında Profesör Haçiko'yu kendisini beklerken gördü ve çok şaşırdı.
Bu akıllı köpek sahibinin eve dönüş saatlerini hesaplayarak
ve aynı yolu kullanacağını düşünerek metronun önüne gitmişti.
Ondan sonraki bir yıl boyunca, Haçiko her sabah sahibini
metroya kadar götürdü, her akşam iş çıkışında da metronun önünde karşıladı.
Hiç saatini şaşırmadı.
Ama bir akşam metrodan çıkmadı profesör.
Haçiko gözleri metronun kapısında gece boyunca bekledi.
Bir sonraki akşam yine yoktu profesör.
Üçüncü akşam metrodan yine çıkmadı. Üniversite'de kalp krizi
geçirip ölmüştü profesör.
Haçiko her akşam ''sahibim metrodan gelecek'' diye inatla
bekledi.
Haftalar, aylar boyunca her akşam Tokyo metrosunun Shibuya İstasyonu’nun
kapısına gitti. Haçiko tam 9 yıl boyunca sahibinin gelmesini bekledi.
11 yaşındayken metronun kapısında öldü. (1935)
Bugün Tokyo'ya gidenlerin Shibuya istasyonunun kapısında
karşılaştığı köpek heykeli Haçiko'dur. Japonlar, sadakat ve insan-hayvan
ilişkisinin sembolü olarak ölümünden hemen sonra 9 yıl boyunca sahibini
beklediği yere Haçiko'nun heykelini diktiler.
II. Dünya Savaşı'ndan sonra da unutmadılar ve savaş
sırasında tahrip olan heykelin yerine 1948'de yenisini diktiler.
Çok sevdiği sahibiyle mezarları yan yanadır.
Bugün Shibuya İstasyonu’nun o kapısı Haçiko çıkışı olarak
biliniyor ve Tokyo'nun en önemli buluşma merkezlerinden biridir.
Her yıl Haçiko'nun ölüm yıldönümü olan 8 Mart gününde birçok
hayvansever heykelin önünde buluşurlar.
Haçiko'nun hikâyesi 1987 yılında bir Japon filmine de konu
oldu.
Türkiye'de de Japon filmleri Festivali’nde gösterildi.
Yaşanmış bu köpek hikâyesinin Hollywood versiyonu da çekildi ve Haçiko'nun
sahibi Profesörü Richard Gere canlandırdı.
KİTAPLAR HAKKINDA İLGİNÇ BİLGİLER
1-Dünyanın En Uzun Cümlesi
SEFİLLER (Victor Hugo) 1862 yılında Fransız yazar Victor
Hugo’nun yazmış olduğu Sefiller adlı romanın en önemli dünya klasikleri
kitapları arasında yer aldığını hemen hepimiz biliyoruz. Romantik akımın
öncülerinden olan Victor Hugo tarafından kaleme alınan Sefiller, romanı birçok
filme, müzikale ve tiyatroya da konu olmuştur. Özellikle Millî Eğitim
Bakanlığının öğrencilere önerdiği 100 temel eser arasında yer alan Sefiller
kitabının enler arasına girmesini sağlayan en büyük özelliği kitabın üçüncü
bölümünde, üç sayfa uzunluğunda cümle olmasıdır. Bu nedenle toplamda 823
kelimeden oluşan bu cümle, bu zamana kadar yazılmış en uzun cümle olarak kabul
edilmiştir.
2-Dünyadaki En Uzun Roman
1649 ve 1653 yılları arasında yayınlanan Artamene ou le
Grand Cyrus isimli kitap bu zamana kadar yazılmış en uzun roman 13.095 sayfadan
10 ciltten oluşmakta ve toplamda 2 milyona yakın kelime içermektedir. Bugüne
kadar yazılan en uzun roman unvanına sahip olan kitap Fransız yazarlar
Madeleine de Scudery ve Georges de Scudery tarafından kaleme alınmıştır.
3-İçinde Hiç “E” Harfi Bulunmayan Kitap
Kitaplar hakkında ilginç bir bilgi daha vermeden önce kısa
bir bilgi daha vermek istiyorum. İstatistiklere göre, okuduğumuz her 6 harften
birisi e harfi içermektedir. Hal böyle olunca çok sık kullanılması gerekiyor
öyle değil mi? 1939 yılında Ernest Vincent Wright tarafından kaleme alınan
Gadsby isimli kitapta “e” harfi hiç yok. Yanlış duymadınız, 50.110 kelimelik
kitabın en ilginç özelliği de hiçbir kelimesinde “e” harfinin
kullanılmamasıdır.
4-Dünyanın En Pahalı Kitabı
Bu zamana kadar satılan en pahalı kitap, Leonardo Da
Vinci’ye ait ve kendi el yazması kitabı olan Codex Leicester, 48,4 milyon
dolara Bill Gates tarafından satın alınmıştır. Dünyadaki en büyük bilim adamı
ve dehası olan Leonardo Da Vinci kitabında; suyun hareketi, astronomi, jeoloji
ve hidrolik alanında yapmış olduğu çalışmaları konu edinmiştir.
5-Dünyanın En Büyük Kitap Hırsızlığı
Stephen Blumberg tarafından bu zamana kadar bilinen en büyük
kitap hırsızlığı yapılmıştır. Tıptaki adı ile bibliomania yani kitap biriktirme
hastalı olan bu adam, 23.000 kitabı 268 kütüphaneden çalmıştır. Blumberg in
çalmış olduğu bu kitapların değerinin ise yaklaşık 20 milyon dolar olduğu
tahmin edilmektedir.
6-İnsan Derisi ile Yapılmış Kitaplar
Dünyanın en büyük kütüphanelerinde ya da çok ünlü müzelerde
sergilenen bazı kitapların değerinin milyonlarca dolar olduğunu duyarız. Bu
eski kitapların bu kadar kıymetli ve özel olmasının altında tabi ki birçok
neden yatmaktadır. Öncelikle belirtelim ki ilk basım olmaları zaten bu
kitapları bir mücevher değeri ile eş tutmaktadır. Diğer bir neden ise kitabın
yapıldığı malzemedir. Yapılan bir araştırmaya göre 17. yüzyılda insan derisiyle
kitap kaplama sanatı varmış ve Anthropodermic bibliopegy adı verilen bu sanat
genellikle anatomi kitapları için uygulanmaktadır. çoğunlukla tıp derslerinde
kullanılan kadavraların derileri yüzülerek, anatomi kitaplarını kaplamada
kullanıldığı tahmin edilmektedir. Günümüzde ise Harvard Üniversitesinin
Kütüphanesinde, insan derisi ile ciltlenmiş 3 kitap bulunmaktadır. Kitapların
biri Roma şiirlerini içeriyor, diğeri Fransız felsefesini konu alırken
sonuncusu ise, Orta çağ İspanya hukuku hakkında bilgi vermektedir. özellikle
1600’lü yıllarda yazılan İspanya hukuku hakkında da bilgi veren kitap
içerisinde yer alan ve tüyler ürperten şatır ise şu şekildedir: “Bu kitabın
kaplanması, 4 Ağustos 1632’de Wavuma tarafından, henüz canlıyken derisi yüzülen
sevgili arkadaşım Jonas Wright’tan geriye kalan tek şey. Kral Mbesa bana bu
kitabı verdi ki bu kitap da zavallı Jonas’ın sahip olduğu birkaç şeyden
biriydi; şimdi onun üzerini derisi kaplıyor. Huzur içinde yatsın.”
7-En Fazla Yabancı Dile Çevrilen Kitap
1943 yılında Antoine de Saint-Exupery’in yayınladığı Küçük
Prens’i sanırım okumayan kalmamıştır. Bütün zamanların en çok okunan ve en iyi
kitapları arasında yer alan Küçük Prens, Le Monde’un Yüzyılın 100 kitabı
listesinde de yer almaktadır. Her yaş grubuna hitap eden kitap, bu zamana kadar
toplamda 253 ayrı dil ve lehçeye çevrilmiştir. Küçük Prens’i de yine bir masal
kitabı olan Pinokyo takip etmektedir.
8-Eserleri En Fazla Çevrilen Yazar
Agatha Christie’nin oluşturmuş olduğu dedektif Hercule
Poirot karakteri ile, nefesleri kesen polisiye romanları yazan yazarın
kitapları dünyanın her yerinde okunmaktadır. 1932 yılından bu yana UNESCO’nun
oluşturduğu veri tabanına göre, Agatha Christie kitaplarının toplamda 7233
çevirisi yapılmıştır.
9-Daktilo ile Yazılan İlk Kitap
Mark Twain’e ait olan Tom Sawyer’in Maceraları (The
Advebtures of Tom Sawyer) isimli çocuk kitabı, dünya edebiyatında daktilo ile
yazılan ilk kitaptır. Amerikan Edebiyatında unutulmaz mizah yazarlarından olan
Mark Twain, Remington markasının, daktilo satın alan ilk müşterisi olarak
bilinmektedir. Bu nedenle o dönemde yazdığı kitapların bir kısmını bu daktilo
ile yazıldığı düşünülse de daktilo kullanarak yazdığı ve bilinen ilk romanı Tom
Sawyer’in Maceraları isimli kitabı olmuştur.
10-En Eski Yemek Kitabı
Milattan önce 1750 yılında tarihe bilinen ilk en eski yemek
kitabı yazılmıştır. Hammurabi Dönemine denk gelen kitap Babil Yazıtları ya da
Babil Yemek kitabı gibi isimlerle yazılmıştır. toplamda 25 yemek tarifi bulunan
kitap iki tablet şeklinde hazırlanmıştır. Bu tariflerin genelinde ise; sığır,
domuz, keçi, koyun, geyik, kümes hayvanları, incir, hurma, üzüm ve elma gibi
gıdalara yer verilmektedir. Kitapta yemeklerin yapılışı ve ölçüleri hakkında
herhangi bir bilginin olmadığı sadece yemeklerin malzemelerinden bahsedildiği
görülür.
11-Tarihte Bilinen İlk Matbaa
İlk Matbaa Çinliler tarafından kullanılmıştır. Ağaç oyma ve
presleme tekniğine göre çalışan matbaa Milattan sonra 593 yılında Çinliler
tarafından yapılmıştır. Kısacası dünyada yapılan ilk matbaa makine düzenine
göre çalışmıyordu. 1040 yıl civarında ise harflerin tek tek yazılıp
kullanılması da Çinliler tarafından yapılmıştır.
12-Gelmiş Geçmiş En Çok Satan Kitap
Charles Dickens Tarafından 1859 yılında yayınlanan İki
Şehrin Hikayesi adlı roman gelmiş geçmiş en çok satılan kitap olmuştur.
Yaklaşık 200 milyon satış oranına ulaşan kitabın orijinal adı ise; A Tale of
Two Cities’tir. Konusu Fransız Devrimi esnasında geçen olaylarda oluşan kitap
İngilizce olarak basılmıştır. İki Şehrin Hikayesi, tüm zamanların en çok satan
edebi eseri olmuştur.
13-Çalınmasın Diye Zincirlenen İlk Kitaplar
İlk kitaplar kütüphanede çalınmasın diye kilitlenerek
zincirleniyormuş. Bunun nedeni ise kitapların çalınma korkusuymuş. Yani o
dönemin zor şartları düşünüldüğü zaman kitap basmak ya da yazmak kim bilir ne
kadar emek ve masraf isteyen bir işti. Bundan dolayı kütüphanelerde bekleyen
kitaplar çalınma riskine karşı zincirlenmekteydi.
14-En Uzun Sürede Yazılan Kitap
Genellikle bir solukta okuduğumuz, hatta daha uzun olsaydı
dediğimiz kitapların bazıları birkaç günlük iken bazıları ise yıllar süren bir
yazım serüvenine sahiptir. J. R. R. Tolkien tarafından tam 16 yılda yazılan
Yüzüklerin Efendisi dünyanın en uzun sürede yazılan kitaplarında yer
almaktadır.
15-Dünyada En Kısa Sürede Yazılan Kitap
ve şimdi de ardından en kısa sürede yazılan kitaba da yer
vermek istedik. Çocuk kitapları arasında yer alan ve en çok sevilen Çizgili
Pijamalı Çocuk, sadece iki buçuk günde yazılmıştır. Dünyanın en kısa sürede
yazılan romanı sıralamasında başta gelen kitap John Boyne tarafından kaleme
alınmıştır.
16-Dünyadaki İlk Kütüphane
Dünya tarihinde bilinen ilk kütüphane Sümerlere aittir. 2600
yıllarında, Sümerlere ait tapınaklarda çivi yazısı kullanılarak yazılmış
tabletler bulunmakta idi. Dönemin ticari faaliyetlerinin, Hükümet belgelerinin
yazıldığı bu tabletler arşivlenerek saklanmakta idi. Ve bu arşivler ise
kütüphanenin temelleri olarak kabul görmüştür.
(Alıntıdır.)
HAN DUVARLARI
Faruk Nafiz Çamlıbel’in ünlü
“Han Duvarları” şiirini bilirsiniz,
duymuşsunuz veya bilmiyorsunuzdur.
Şiirde ismi geçen ‘Maraşlı
Şeyhoğlu Satılmış’ kimdir diye hiç aklınıza geldi mi?
Yemen cephesinden Sarıkamış
cephesine sevk edilen, Maraşlı askerlerden biridir.
Memleketinden, sevdiğinden ayrılalı
10 yıl olmuştur ve ailesi muhtemelen öldüğünü düşünüyordur.
Yemen'den döndüğü için üzerinde
kışlık elbisesi bile yoktur.
Ve Sarıkamış'ın o soğuğunda
hastalanır.
Savaş bittikten sonra köyüne,
anne ve babasına dönmek için yola çıkar, ancak vereme yakalanmıştır.
Ulukışla taraflarında kaldığı bir
handa, köyüne ulaşamadan ölür.
Ölmeden önce de hanın duvarlarına
aşağıdaki dörtlükleri yazar.
Garibim namıma Kerem diyorlar.
Aslımı el almış harem diyorlar.
Hastayım derdime verem diyorlar.
Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış’ım
ben…
On yıl var ayrıyım kına dağından,
Baba ocağından yar kucağından,
Bir çiçek dermeden sevgi
bağından,
Huduttan hududa atılmışım ben...
Gönlümü çekse de yârin
hayâli,
Aşmaya kudretim yetmez cibâli,
Yolcuyum bir kuru yaprak misâli,
Rüzgârın önüne katılmışım
ben...
1922 yılının soğuk bir mart ayında
Kayseri Lisesi'ne atanan genç edebiyat öğretmeni Faruk Nafiz Çamlıbel ise
Kayseri'ye giderken aynı handa misafir kalır.
Şeyhoğlu Satılmış'ın ölmeden
önce duvara yazdığı o meşhur dörtlükleri görür...
Ve o dizeler Faruk Nafiz
Çamlıbel'in ünlü 'Han Duvarları' şiirine dönüşür.
Demem o ki, bu ülkenin her bir
köşesinde şehit kanı vardır.
Kolay alınmadı bu ülke.
Onlarca yıl anasından, yârinden,
çocuğundan ayrı, cepheden cepheye koşan, yazlık kıyafetlerle eksi 20 derecede
savaşan yiğitlerin sayesinde oturuyoruz bu topraklarda.
Bu toprakların bir metresini bile
gözden çıkartanın gözü çıkar...
Dolar ile almadık ki biz bu ülkeyi
dolar ile yıkılsın,
Petrol ile almadık ki, petrol
artınca yıkılsın,
Sokak oyunlarıyla almadık ki,
sokakta kaybedelim.
Kan ile aldık, kan...
Ve ancak kan ile veririz.
Sahip çık vatanına...
(Alıntıdır.)
ÖĞRETMENLER GÜNÜ
KKTC
Kuzey Kıbrıs, resmî adıyla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), Kıbrıs adasının kuzeydoğu kısmını kapsayan de facto bir devlettir.
Yalnızca Türkiye tarafından tanınır ve toprakları diğer tüm devletler tarafından Kıbrıs Cumhuriyeti'nin bir parçası olarak kabul edilir. Kuzey Kıbrıs, kuzeydoğuda Karpaz Yarımadası'nın ucundan başlayarak, batıda Güzelyurt Körfezi, Koruçam Burnu ve en batıdaki en uç noktası olan Erenköy eksklavına kadar uzanır. En güneydeki noktası Akıncılar köyüdür. Birleşmiş Milletler kontrolündeki bir tampon bölge, Kuzey Kıbrıs ile adanın geri kalanı arasında uzanır ve adanın en büyük şehri ve her iki tarafın başkenti olan Lefkoşa'yı böler.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne uluslararası toplum tarafından ekonomi, ulaşım, spor gibi alanlarda ambargolar uygulanmaktadır. Ambargolardan dolayı ekonomik olarak Türkiye'ye bağımlı hâle gelmiştir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Türkiye tarafından ekonomik, siyasi ve askerî olarak desteklenmektedir. Ülke 2000'li yılların başlarından itibaren ekonomik sıkıntılar yaşamaya başlamıştır fakat 2001 yılından itibaren ekonomide hızlı bir büyüme yaşanmıştır.
Kıbrıs Fatihi olarak bilinen Bülent Ecevit
1960'ta
kurulan Kıbrıs Cumhuriyetinde her iki toplum da %70 Rum-%30 Türk oranında her
kurumda temsil hakkına sahipti. Fakat Kıbrıs Cumhuriyeti cumhurbaşkanı III.
Makarios 30 Kasım 1963'te 13 maddeden oluşan anayasa değişikliği önerilerini
sundu. Bunlar arasında anayasanın değişmez maddeleri, Kıbrıs Türk'ü olan Başkan
Yardımcısının veto hakkının ortadan kaldırılması, Temsilciler Meclisinde ayrı
çoğunluklar ilkesinin ortadan kaldırılarak kararların basit çoğunlukla
alınması, ayrı belediyelerin ortadan kaldırılması gibi maddeler de
bulunmaktaydı.
ABD Başkanı Kennedy, Makarios'a bundan vazgeçmesini önerdi ve Türkiye değişiklikleri kabul etmeyeceğini bildirdi. Kıbrıs Türkleri'nin de reddi üzerine Kıbrıs Rumlarıyla Kıbrıs Türkleri arasında 21 Aralık 1963'te Kanlı Noel adı verilen toplumlararası çatışmalar patlak verdi. Bu çatışmalarla birlikte Kıbrıs Türklerinin hükûmetteki temsiliyeti sona ererken, yer yer Türklere karşı katliamlar yaşandı, 25.000 civarında Kıbrıslı Türk göçmen oldu ve enklavlarda yaşamaya başladı. Bu dönemdeki yönetimin adayı Yunanistan'a ilhak planı olan Akritas Planı daha sonraları basına sızdı.
1967'de Rum saldırıları tekrar başladı. Yunanistan Ordusu'nun 15 bin askeri, gayri resmî olarak adaya yerleştirildi. Türklere karşı sürdürülen sindirme politikasının durdurulması için Türkiye ve Yunanistan başbakanları arasında düzenlenen toplantı bir sonuç vermeyince, Türkiye askerî müdahalede bulunacağını açıkladı.
TBMM hükûmete müdahale yetkisi verdi. Türk uçakları Kıbrıs üzerinde uçmaya başladı. Donanma ve çıkarma birlikleri harekete geçti. ABD’nin arabuluculuğuyla Yunanistan birliklerinin geri çekilmesi sağlanınca, Türkiye harekâtı durdurdu. Yunanistan'ın askerleri üç Türk köyünden geri çekilirken arkalarında 24 ölü bıraktılar. 1964’ten beri Türkiye’de bulunan Rauf Denktaş gizlice adaya gitti. Denktaş, Yunanlarca tutuklandı ama Türkiye ve ABD’nin itirazı üzerine iade edildi.
1970'li yılların başlarında Yunanistan'ı kontrol eden askerî cunta yönetimi, III. Makarios'un tutumları ve enosisin yolunda ilerleme olmamasından dolayı memnun değildi. Cunta, 15 Temmuz 1974 tarihinde Kıbrıs Ulusal Muhafız Birliği'ne emir vererek bu birliğin komutanının görevinden alınmasını ve adanın kontrolünü Yunan subayların bulunduğu bu birliğin almasını istedi. Birlik aynı gün Lefkoşa'daki Başkanlık Sarayı'nı bastı ve III. Makarios görevden alındı. Nikos Sampson yeni hükûmetin devlet başkanı olduğu dünyaya ilan edildi. Her ne kadar milliyetçi Rumlar tarafından darbe yapılsa da Yunanistan ile birleşmedi, Kıbrıs'ın bağımsızlığı devam etti ve bağımlı bir yönetim olmadı. Türkiye Cumhuriyeti, gerçekleştirilen darbe nedeniyle Zürih ve Londra Antlaşması'nın IV. maddesine istinaden gerçekleştirdiğini savunarak 20 Temmuz 1974 tarihinde Kıbrıs'a karadan ve havadan harekât başlattı. Türk birlikleri, adaya indikten kısa bir süre sonra adanın büyük şehirlerinden bir olan Girne'ye girdi. Başkent Lefkoşa'ya doğru ilerlemeye başladı. 22 Temmuz'da taarruz sonucunda Türk birlikleri önce Girne’ye girdi, daha sonra da başkent Lefkoşa’ya yöneldi. Ateşkes başlamadan Girne-Lefkoşa hattı birleşti.
Geçici ateşkes ilan edildiyse de Rum birliklerinin bu ateşkes kurallarına uymaması sonucu Türkiye Dışişleri Bakanı Turan Güneş’in “Ayşe tatile çıksın” parolasıyla 13 Ağustos'ta Türk birlikleri tekrar ilerlemeye başladı. Türk birlikleri 14 Ağustos'ta başkent Lefkoşa'ya, 15 Ağustos'ta Lefke ve Mağusa'ya girdi. Uluslararası baskılar sonucunda ateşkes ilan edildi ve adanın %37'si Türkler'in kontrolüne geçti. 170.000 civarındaki Kıbrıslı Rum kuzeyde bulunan evlerinden göç ettirildi, 50.000 Kıbrıslı Türk ve daha sonra da Türkiye'nin teşviki ile Türkiye'den gelen göçmenler ise bu evlere yerleştirildi.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin ilanı
Rauf Denktaş kurucu cumhurbaşkanı
Kıbrıs
Harekâtı sonrasında 1976'da Kıbrıs Türk Federe Devleti kurulmuştur.
15 Kasım 1983'te Kıbrıs Türk Federe Devleti meclisi self-determinasyon hakkını kullanarak oy birliği ile aldığı bir kararla, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni ilan etmiştir.
KKTC'nin kuruluş bildirgesini kurucu cumhurbaşkanı Rauf Denktaş okudu. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kurulması, Kıbrıs Cumhuriyeti, Yunanistan’ın ve pek çok devletin yanı sıra Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin de tepkisini çekti.
Güvenlik Konseyi, 18 Kasım’da aldığı bir kararla bağımsızlık kararını kınadı. 13 Mayıs 1984’te de Güvenlik Konseyi 550 sayılı kararı ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilanını ayrılıkçı bir hareket olarak tanımladı.
Görüşmeler ve
Çözüm Arayışları
Kıbrıs Sorunu,
dünyanın gündemine girdiğinden beri başta Birleşmiş Milletler bünyesindeki
çalışmalar olmak üzere adanın birleştirilmesi gayesi ile birçok faaliyet
yürütülmüştür. Fakat bunlardan bir sonuç alınmamıştır. Bunlardan biri olan 2004
Annan Planı referandumu da Kıbrıslı Türklerin "kabulü" ve Rumların
"reddi" ile gerçekleşmemiştir. 1 Mayıs 2004'te Kıbrıs Cumhuriyeti tüm
adayı temsilen Avrupa Birliği’ne girmişlerdir]
Coğrafya
Girne Dağları'nda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bayrağı ve Mustafa Kemal Atatürk'ün "Ne Mutlu Türküm Diyene" sözü.
Toprakları kuzeyde Dipkarpaz, batıda Güzelyurt, güneyde de Akıncılar'a doğru yayılır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Kıbrıs Cumhuriyeti toprakları arasında Birleşmiş Milletler'in kontrolünde tampon bölge bulunmaktadır.
KKTC'nin önemli yerleşim yerleri, başkent Lefkoşa, Girne, Gazimağusa, Güzelyurt ve İskele'dir. KKTC, etkisinde bulunduğu Akdeniz ikliminden dolayı fazla yağış almaz. Genellikle sıcak ve kuraktır.
Kıbrıs'ın sahil kıyıları, aşağı yukarı yüz milyon senedir Chelonia mydas ve Caretta caretta kaplumbağaları tarafından ziyaret edilmektedir. Bu canlılar yumurtlamak için Mayıs ve Ağustos ayları arasında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kumsallarına gelmektedirler. Adanın kuzeyinde doğal mağaralar da bulunmaktadır. Sarkıt ve dikitleri ile İncirli Mağarası, İnönü’deki Sütünlu Mağara, olmak üzere 85 adet civarındaki doğal mağara bulunmaktadır.
Yönetim ve politika
Ana maddeler:
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde siyaset ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin
devlet yapısı
Cumhurbaşkanı
2025 hâlen
Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyeti yarı başkanlık sistemi ile yönetilmektedir. Cumhurbaşkanı
aynı zamanda devlet başkanı, başbakan ise hükümetin başkanıdır. Ülkede çok
partili demokratik bir rejim vardır. Yürütme yetkisi Cumhurbaşkanı ve hükümet
tarafından kullanılmaktadır. Yasama yetkisi ise KKTC Cumhuriyet Meclisi'ne
aittir.
KKTC Cumhurbaşkanı halk tarafından, 5 yıllık süre için seçilir. Bu görevi 2025 yılına kadar 23 Ekim 2020'den beri Ersin Tatar yürütmekteydi. 19 Ekim 2025 yılında yapılan seçimlerde yeni Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman seçilmiştir. 50 kişiden oluşan Cumhuriyet Meclisi halkın oylarıyla seçilmektedir. 2022 genel seçimlerinde Ulusal Birlik Partisi (UBP) birinci parti çıkmıştır.
ABD merkezli Freedom House kuruluşu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni "özgür" olarak nitelemektedir.
İdari yapılanma
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti idari olarak altı ilçeye (Lefkoşa, Gazimağusa, Girne, Güzelyurt, İskele ve Lefke) bölünmüş olup, bu ilçelerin alt bölümü olarak da 12 bucak bulunur. İlçe yönetimindeki en üst düzey yönetici kaymakamdır, kaymakamlar İçişleri Bakanlığına bağlı olarak görev yapar; İçişleri Bakanı, Başbakan ve Cumhurbaşkanı'nın onayıyla atanır. En küçük yüz ölçümüne ve nüfusa sahip ilçe Lefke'yken, en büyük nüfus Lefkoşa, en büyük yüz ölçümüyse Gazimağusa ilçesinde bulunur. Yerel yönetim olarak yirmi sekiz belediye bulunur.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Türkiye haricinde tanınmamaktadır.
1992'de Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti Meclisi'nin yetkisi olmadığı halde KKTC'nin tanınmasına ilişkin karar aldığına dair bilgi aktarılmaktadır.[48] Azerbaycan-Kuzey Kıbrıs arasındaki ilişkiler aralarına Türkiye'yi de katarak "bir millet, üç devlet" anlayışının gelişmesine ve bu anlayışın söz konusu ilişkilere yön vermesine yol açmış olsa da Azerbaycan Dağlık Karabağ sorunu yüzünden KKTC'yi resmen tanımamaktadır.
Haziran 2004'te İslam Konferansı Örgütü dışişleri bakanları "Kıbrıs Türk Toplumu" sıfatıyla gözlemci olarak katılan KKTC'nin Annan Planı'nda kullanılan "Kıbrıs Türk Devleti" tanımıyla katılmasını kararlaştırmışlardır.
Ordu
KKTC'nin Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı (G.K.K.) adında tümen seviyesinde bir askerî birliği vardır ve 4 Alaydan oluşmaktadır. G.K.K.'nda 18 ile 40 yaşları arasında zorunlu askerliğe alınmış 5000 kadar personel bulunmaktadır. Bunun yanında Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 11. Kolordu'su Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı (K.T.B.K.) yerleşmiş durumdadır.
Ekonomi
Girne, Kuzey Kıbrıs'ın başlıca turizm merkezlerinden biridir. Turizm, Kuzey Kıbrıs ekonomisindeki baskın sektörlerinden biridir.
Kuzey Kıbrıs
ekonomisine kamu sektörü, ticaret, turizm ve eğitimi içeren hizmet sektörü
(2007'de GSYİH'nin %69'luk bir bölümü) hakimdir. Eğitim sektörünün 2011 yılında
kazandığı gelir 400 milyon dolar olmakla beraber sanayi GSYİH'nin %22'sine ve
tarım %9'una katkıda bulunur.[56][57] Kuzey Kıbrıs ekonomisi serbest piyasaya
dayanmaktadır ve 2014 yılında yeni iş kurma alanında ülke, Avrupa'da birinci
sırada yer almıştır.
Devam eden Kıbrıs sorunu ülke ekonomisini olumsuz etkilemektedir. Kıbrıs Cumhuriyeti, uluslararası alanda tanınan otorite olarak, bölgedeki havaalanlarının ve limanlarının kendi kontrolü altında olmadığını ilan ettiği için Kuzey Kıbrıs uluslararası ambargo altındadır. Türkiye dışındaki tüm BM üyesi devletler bu liman ve havalimanlarının etkinliğini tanımamaktadır. Bu durumun bir sonucu olarak Kuzey Kıbrıs büyük ölçüde Türkiye'nin ekonomik desteğine bağımlıdır ve Türk hükûmetinden para yardımı almaktadır.
Kuzey Kıbrıs para birimi olarak Türk lirasını kullanmaktadır. İhracat ve ithalat Türkiye üzerinden yapılmaktadır. Avrupa Birliği, Annan planından sonra limanların açılması sözünü verse de Kıbrıs Cumhuriyeti bunu engelledi ve her ne kadar pratik olmasa da ihracat ve ithalatın güneydeki limanla üzerinden yapılmasına izin verdi.
2011 yılında Kuzey Kıbrıs, adanın güney kesiminde meydana gelen ve elektrik santralini etkileyen bir patlamanın ardından Kıbrıs Cumhuriyeti'ne elektrik satmıştır. 2015 yılında tamamlanan Kuzey Kıbrıs Su Temin Projesi, Akdeniz'in altından geçen bir boru hattıyla Türkiye'nin güneyindeki içme ve sulama suyunu Kuzey Kıbrıs'a temin etmeyi amaçlamaktadır.
Altyapı
Ercan Uluslararası Havalimanı, Kuzey Kıbrıs'ın sivil havacılık maksatlı kullanılan tek havalimanıdır.
Uluslararası
telefon kodu +90 392'dir. İnternet alan adı .ct.tr'dir. Dünya Posta Birliği
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni müstakil bir devlet olarak tanımadığından
postalarda "Mersin 10 Turkey" posta kodu ile gönderilir.
Kıbrıs
Cumhuriyeti 1975 yılında yaptığı girişimlerle adanın kuzeyindeki deniz
limanlarını yasal olarak kapalı ilan etti, kuzeyde yer alan hava ve deniz
limanlarını "yasadışı sınır geçiş noktası" olarak gördüğünü
uluslararası kamuoyuna bildirdi. Bu nedenle Kuzey Kıbrıs'a hava ve deniz
yoluyla doğrudan ulaşım yalnızca Türkiye üzerinden mümkündür, adanın kuzeyine
durmaksızın yapılacak uçuşlar Chicago Konvansiyonu ihlali olarak
sınıflandırıldığından tüm uçuşlar Türkiye'de durmak zorundadır. Kuzey
Kıbrıs'a adanın güneyinden Yeşil Hat aracılığıyla ulaşmak da mümkün olsa da,
Avrupa Birliği vatandaşlığı olmayanlar adanın kuzeyinden giriş yaptıklarında
güneye geçememekte, kuzeyde kalacaklarını beyan etmeleri durumunda güneye
girmelerine izin verilmediği durumlar da yaşanmaktadır. Adaya ulaşımda
havayolu daha fazla kullanılmakta olup, etkin tek havalimanı Ercan Uluslararası
Havalimanı'dır. Deniz yolunda Gazimağusa Limanı Kuzey Kıbrıs'ın yük
taşımacılığında ana kapısı pozisyonunda olup, Girne Turizm Limanı Türkiye'ye
yakınlığı dolayısıyla yolcu taşımacılığında daha ağırlıklı kullanılır. Ercan Havalimanı 2018 yılında 4 milyondan fazla yolcu trafiğine ev sahipliği
yapmış olup, daha büyük kapasiteli yeni bir terminal binası 20 Temmuz 2023
tarihinde hizmete sunulmuştur.
Turizm
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin en büyük gelirlerinden biri olan turizmin ülkede büyük bir yeri vardır. Ülke iklimi tüm yıl boyunca tatil için olanaklar sağlar. Yağışlar Aralık ve Ocak aylarında yoğunlaşıp ortalama deniz sıcaklığı altı ayı aşkın bir süre 20 °C dir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bahar aylarında saran yabani çiçekleriyle ve havayı dolduran portakal, limon ve greyfurt çiçeği kokularıyla ünlüdür.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti sahilleri yüzmek için Akdeniz'in elverişli ve güvenli, mekânlarındandır. Çoğu tatil tesislerinin modern yüzme havuzları yanında, doğu Akdeniz'in serin suları için güzel sahilleri bulunur.
Adanın iç kesiminde Beşparmak Dağları, güneyinde geniş Mesarya ovası, Ercan Havalimanı ve ülkenin başkenti Lefkoşa bulunmaktadır. Lefkoşa şehrinin tarihi merkezi etrafı 5,5 km uzunluğunda şehir duvarı ile çevrilidir ve bu duvar hâlâ sağlamdır. Girişteki kapı Osmanlılar tarafından yapılmıştır. Doğu sahili boyunca tarihî, gelişmiş Gazimağusa kenti ve onun yanında Salamis Antik Kenti yer alır. Adanın en büyük yarımadası olan Karpaz Yarımadası, yeşil kaplumbağaların yumurtlama mekânıdır. Burada özel alanlar vardır ve giriş çıkış yasaktır.
8 Ekim 2020'de
tampon bölge olarak bilinen Kapalı Maraş kısmının bir bölümü turistlere ve
yerel halka açıldı.
Demografi
Nüfusu 2013 genel nüfus sayımına göre 286.257 olup yerli Kıbrıs Türkleri ve Türkiye'den gelen göçmenler olmak üzere iki esas zümreden oluşur. Bu zümreler dışında Türkiye'den ve kısmen diğer ülkelerden işçi statüsünde çalışmak üzere gelenler yaşamaktadır. Az sayıda Rum ve Maruni (Kıbrıs ağzında Maronit) doğuda Dipkarpaz, köyünde, kuzeyde Koruçam (Kormacit) ve Karpaşa köylerinde yaşamaktadır. Adadaki Latin kökenli Müslümanlara "Linobamvaki" denir.
Kıbrıs Türklerinin bir kısmı 1955 yılından itibaren siyasi ve ekonomik sebeplerle ülke dışına göç etmişlerdir. Özellikle Birleşik Krallık, Avustralya ve Türkiye Kıbrıs'tan büyük oranda göç almıştır. Ülkeye uygulanan ekonomik ambargolar nedeniyle üçüncü ülkelere yapılan ticarette büyük zorluklar çekilmesi ülke dışına yapılan göçlerin zaman içerisinde devamlılık kazanmasına yol açmıştır.
Dil
Resmî dili Türkçedir. Halk Türkçenin Kıbrıs ağzını konuşur. Yazı dilinde 1940'lardan itibaren Latin harfleri kullanılmaktadır.[kaynak belirtilmeli] Kıbrıs ağzında Türkiye Türkçesinde kullanılmayan veya farklı anlam taşıyan bazı kelimeler bulunmaktadır. Örneğin ayakça (pedal) ve macun (reçel).
Din
Günümüzde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti nüfusu 2014 yılı itibarıyla 313.000'dir.[77] Çeşitli kaynaklarda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ndeki Müslüman nüfus oranının %98,71 ile %99 oranında yer aldığı belirtilmektedir.[81][82] %0,5 oranındaki halkın Ortodoks Hristiyan, %0,2 oranında halkın Maruni Hristiyan, geriye kalanların ise diğer dini inançlarının bulunduğu belirtilmiştir.
Müslüman nüfus geleneğe bağlı olarak Sünni inancın Hanefi mezhebine bağlıdır. Din İşleri Dairesi Müslümanların dinî ihtiyaçlarına cevap vermeye çalışmaktadır. Din hizmeti veren personelin bir kısmı Türkiye'den sağlanmaktadır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde bir Alevi azınlığı bulunmaktadır.
Nüfusunun çok az kısmını oluşturan Ortodoks Rumlar ve Katolik Maruniler de bulunmaktadır.
Kıbrıs Türkleri Müslüman dünyası içerisinde yer alan en laik topluluklardan biri olarak tanımlanmıştır. 2006 yılında World Values Survey adlı dünya çapında gerçekleştirilmiş çalışmaya göre Kıbrıslı Türklerin %75'i Tanrı'nın hayatlarında çok önemli olduğunu belirtmiştir. Bu oran Kıbrıslı Rumlarda %91 olmuştur. Cami ve kilise gibi ibadet yerlerine ziyaret de Kıbrıs Türklerinde yaygın olmayıp, Kıbrıslı Rumlara kıyasla daha düşük oranlarda gözlemlenmektedir.
Eğitim
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti eğitim sistemi genel olarak üç bölüm olarak değerlendirilir; bunlar temel eğitim, orta eğitim ve yükseköğretimdir. Ülkede 5 yaşından 15 yaşına kadar süren zorunlu temel eğitim, ücretsizdir. Temel eğitim anaokulu, ilkokul ve ortaokul eğitimini kapsamaktadır. 5 yaş öncesi okul öncesi eğitim ise temel eğitime dahil olmasına rağmen zorunlu değildir.
Zorunlu temel eğitimi orta öğretim dönemi takip eder. Bu dönem zorunlu olmayıp süresi değişebilmektedir. Lise, lise kolej, meslek lisesi, fen lisesi ve pratik sanat okulunda eğitim üç yıldır. Güzel sanatlar lisesi, anadolu lisesi, teknik lise ve turizm otelcilik okullarında eğitim dört yıllıktır.
Orta eğitimden sonra yükseköğrenim dönemi gelmektedir. Bu dönemde ise önlisans, lisans, lisansüstü ve doktora eğitimi verilir. 18 veya 19 yaşında orta eğitimi bitiren öğrenciler, isteğe bağlı olarak yükseköğrenime devam edebilirler.
Ülkede 2017-2018 öğretim yılı itibarıyla ilkokul ve ortaokul düzeyinde okullaşma oranı %100, lise düzeyinde okullaşma oranı %65'tir.
Yükseköğretim
Milli Eğitim Yasası'na göre yükseköğretim, orta öğretime dayalı en az iki yıllık yükseköğretim veren eğitimin tümünü kapsar. Liselerden herhangi birini başarı ile tamamlayan öğrenciler, yükseköğrenim kurumlarının koşullarına bağlı olmak kaydıyla bu kurumdan yararlanma hakkına sahiptirler. Ülkede yükseköğretim paralıdır.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ndeki Atatürk Öğretmen Akademisi, Akdeniz Karpaz Üniversitesi, Kıbrıs Amerikan Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi Kuzey Kıbrıs, Uluslararası Final Üniversitesi, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Kuzey Kıbrıs Kampüsü, Bahçeşehir Kıbrıs Üniversitesi, Ada Kent Üniversitesi, Yakın Doğu Üniversitesi, Girne Amerikan Üniversitesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Kuzey Kıbrıs Kampüsü, Lefke Avrupa Üniversitesi, Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi, Doğu Akdeniz Üniversitesi, Kıbrıs İlim Üniversitesi,Girne Üniversitesi, Kıbrıs Sağlık ve Toplum Bilimleri Üniversitesi'nde 2017-2018 öğretim yılı itibarıyla toplamda 101.026 öğrenci vardır.
Mevcut 17 üniversitenin Türkiye'deki YÖK tarafından denkliği onaylanmıştır. DAÜ ve YDÜ,[89] Avrupa Üniversiteler Birliği'nin (EUA – European University Association) tam üyesidir. Bunun yanı sıra KKTC'deki birçok üniversitenin Uluslararası Üniversiteler Birliği (IAU – International Association of Universities) ve İslam Dünyası Üniversiteleri Federasyonu (FUIW – Federation of the Universities of the Islamic World) üyeliği başta olmak üzere birçok uluslararası üyelikleri ve akreditasyonları bulunmaktadır. Girne Amerikan Üniversitesi, Birleşik Krallık'ta Canterbury'de 2009 yılında kampüs açmıştır, bu kampüsün denkliği 2010 yılında İngiliz Akreditasyon Konseyi tarafından kabul edilmiştir. Ayrıca Girne Amerikan Üniversitesi'nin, Amerika'da, Moldova'da, Türkiye ve Hong Kong'da ve Sri Lanka'da kampüsleri bulunmaktadır.
Kültür
Müzik
Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyeti'nde zamanla birçok müzik grubu ve sanatçı yetişmiştir. Bunlar
genelde klasik müzik, opera, pop, Türk sanat müziği, Türk halk müziği, rap gibi
müzik türlerini icra ederler.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Türkiye'de faaliyet gösteren birçok Kıbrıslı Türk sanatçı vardır. Bunlardan önde gelenleri şunlardır: Cemaliye Gülten Kıyıcı, Ali İrfan Peksoylu, Kamran Aziz, Rüya Taner, Eylem Kızıl, Ziynet Sali, Işın Karaca, Babutsa, Koray Çapanoğlu, Kıbrıs Müzik Yolcuları, Grup SOS, Fikri Karayel, Buray Hoşsöz.
Mutfak kültürü
Hellim
Kıbrıs Türk
mutfağı, Türk mutfağı ve Akdeniz mutfağı ile benzerlikler göstermektedir. Bu
çerçevede şeftali kebabı ve pilavuna gibi yemekler, molehiya, pirohu, koyun
sütünden yapılmış hellim ve hellim kızartması, hellimli, tatlı olarak da macun,
gullurikya, şamişi ve ekmek kadayıfı anılabilir.
Sanat
Özellikle fotoğrafçılık, heykelcilik (heykeltıraşlık), resim vb. görsel sanatlar gelişmiştir.
Spor
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, kendisine uygulanan ambargolar yüzünden spor alanında uluslararası organizasyonlara üye olamamaktadır. Ülkede kurulmuş olan Millî Olimpiyat Komitesi, Uluslararası Olimpiyat Komitesi tarafından tanınmamaktadır. Başta futbol olmak üzere tüm dallarda KKTC takımlarının uluslararası arenada mücadele etmesi Kıbrıs Cumhuriyeti hükûmeti tarafından engellenmektedir. Bazı Kıbrıs Türk sporcular bu nedenle Türkiye ve Rum takımlarında forma giymektedir.[93] Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu, NF-Board'un kurucu üyelerindendir.
Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyeti'nde basın özgürlüğü, Anayasa'nın 26. maddesince garanti
altına alınmıştır. Bu maddeye göre basın ve duyuru hakkı tüm vatandaşlar için
serbesttir ve sansür uygulanamaz.
Bayrak Radyo Televizyon Kurumu (BRT) kamu yayıncılığı yapmakta olup Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin ilk televizyon kanalıdır. BRT 1 ve BRT 2 adında iki televizyon kanalının yanında beş adet de radyo ile kamusal yayıncılık yapmaktadır. Türk Ajansı Kıbrıs (TAK) bir devlet kurumu olarak haber ajansı faaliyeti yürütmektedir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde altısı yerli üçü yabancı toplam dokuz haber ajansı, on üç günlük gazete, dört haftalık dergi, dört aylık dergi, altı televizyon kanalı ve yirmi bir radyo kanalı faaliyetlerine devam etmektedir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde TRT de izlenebilmektedir.


