''Eğer transistörleri alıp nöronları birbirlerine birleştirir gibi beynin modelini çıkarsak beynin hangi bir boyutta bir bilgisayar gibi olabileceğini tespit edebiliriz. Bu bilgisayar küçük bir şehir boyutunda olurdu. Bu bilgisayar binlerce megavatlık elektrik tüketirdi. Bu enerjinin elde edilmesi için de bir nükleer santral gerekirdi. Aynı zamanda çok sıcaktır çünkü elektrik üretir. Bu bilgisayarı soğutmak için bir nehre ihtiyacınız olur. Eğer küçük bir şehir büyüklüğünde bir bilgisayarım olsaydı nehirden gelen su ve bu dev bilgisayara enerji üreten bir nükleer santral... işte hepsi bir arada bir beyin olurdu..
Fakat beynimiz binlerce megawatt harcamaz sadece 20 wattlık enerji harcar. Bir şehir büyüklüğünde değil sadece bir insanın kafatasına sığacak büyüklükte. Bu nasıl mümkün olabilir? Öncelikle beyin bir bilgisayar değil. Önceleri beyni bilgisayar gibi düşünürdük ama artık böyle düşünmüyoruz. Beyinde ne pencereler, ne Pentium çipler, ne programlama ne de altprogramlar var. Peki o halde beyin nasıl çalışır?
Beyin bir öğrenme makinasıdır. Beyin öğrendiği her konudan sonra kendini düzenler. İşte dijital bilgisayarların bile yapamadığını beyin böyle yapar. Dijital bilgisayarlar öğrenemezler. Bugün dizüstü bilgisayarınız dün olduğu gibi yine aptal. Hatta bir önceki gün olduğu gibi aptal. Diz üstü bilgisayarınız asla daha zeki hale gelemez. Fakat beyniniz bunun hepsini yapar. Sürekli yeni şeyler öğrenir. Bu nedenle beyin tam anlamıyla bir bilgisayar gibi değildir, beynin düzeni bambaşkadır. Bu nedenle bilgisayarın, beyin gibi olabilmesi için ancak bir şehir büyüklüğünde olması gerekir.''
❪Prof.Dr. Michio Kaku / Teorik Fizikçi❫
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder