HİYOİD KEMİK

 




Hiyoid kemik, insan vücudundaki en benzersiz ve en ilginç kemiklerden biridir. Çünkü hiçbir başka kemiğe eklemle bağlanmaz.
Kafatası, omurga, kaburgalar ve uzuvlar birbirine bağlıyken; hiyoid kemik bağımsız olarak var olur.

Konumu:
Boynun ön kısmında, gırtlağın (larinks) hemen üstünde ve dilin altında yer alır. Yapısal bir destekten çok, işlevsel bir rol üstlenir.

Onu özel yapan ne?
Hiyoid kemik tamamen kaslar ve bağ dokuları (ligamentler) tarafından asılı tutulur.
Dile, çeneye, yutağa (farinks) ve gırtlağa bağlanan bu yumuşak dokular sayesinde kemik yerinde durur.
Bu nedenle hiyoid kemik sıklıkla “serbest yüzen kemik” olarak adlandırılır. İnsan iskeletinde bu özelliğe sahip başka hiçbir kemik yoktur.

Günlük hayattaki hayati görevleri:
Hiyoid kemik;
• Konuşma,
• Yutma,
• Yeme
gibi çoğu zaman fark etmeden yaptığımız temel işlevler için kritik öneme sahiptir.

Dile sağlam bir temel sağlayarak konuşma sırasında gerekli olan karmaşık hareketleri mümkün kılar. Konuşurken veya yutkunurken, hiyoid kemik kasların yardımıyla hafifçe hareket eder ve dil ile boğaz arasındaki koordinasyonu sağlar. Bu kemik olmadan kontrollü konuşma ve güvenli yutma son derece zor olurdu.

Solunumdaki rolü:
Hiyoid kemik, gırtlağı destekleyerek hava yolunun açık kalmasına yardımcı olur. Özellikle yutkunma sırasında, yiyecek ve sıvıların solunum yollarına kaçmasını önlemede merkezi bir rol oynar.

Tıbbi ve adli açıdan önemi:
Hiyoid kemikte meydana gelen hasar veya kırıklar;
• Konuşmayı,
• Solunumu,
• Yutmayı
olumsuz etkileyebilir.

Adli tıpta ise hiyoid kemik incelemesi, boyun travması içeren vakalarda önemli ipuçları sağlayabilir. Normal koşullarda iyi korunduğu için kırıkları nadirdir; bu da onu adli değerlendirmelerde anlamlı kılar.
Özetle:
Küçük ve çoğu zaman göz ardı edilen bu kemik, doğrudan hiçbir kemiğe bağlı olmaması sayesinde esnek bir bağlantı noktası görevi görür.
İletişim, solunum ve beslenme gibi insan yaşamının en temel üç işlevi için vazgeçilmezdir.

Kaynaklar:
• Gray’s Anatomy – The Hyoid Bone
• Cleveland Clinic – Hyoid Bone: Function & Location
• StatPearls (NCBI) – Anatomy, Head and Neck: Hyoid Bone




YAKAMOZ


Genellikle yanlış bilinir..

Yakamoz ; Ay ışığının suya, denize vuran şavkı değildir. Onun adı ayın şavkıdır. Aksine Ay olan gecelerde olmaz.

Yakamoz bir canlıdır, Latince ismi Noctiluca Milliaris olan bu canlı aynı bir ateş böceğinin denizde yasayan versiyonudur. Limunisans maddesini vücudunda barındıran bu canlıya dokunulduğunda bir ışık saçar.

Bu canlı bir planktondur, yani milimetrik boyutlarda bir canlıdır. Bunlardan milyonlarcası bir araya geldiğinde geceleri bir kayık geçerken, veya bir balık sürüsü geçtiğinde bu canlılara çarparak ışık çıkartmalarını sağlarlar.

O yüzden balıkçı sandallarında yüksek bir direk ve bu direğin ucunda oturulacak bir yer vardır. Balıkçılardan biri buraya oturarak ay olmayan gecelerde balıkların yakamoz yaparak geçtikleri yolları görüp dümenciyi oraya yönlendirirler. O yüzden lüfer avlarken lüks ışığı kullanılır. Işık; balık gelsin diye değil, misinanın değdiği yakamozların çıkardığı ışıktan lüfer korkmasın diyedir.

Esasında Yakamoz (eğer göreniniz varsa bilir) olağanüstü bir şeydir.
Yakamoz olduğunda denizde uzun floresan lambalar yanıyormuş gibi olur. Ama bunun için ay ışığı olmaması gerekir. Ay ışığında (daha baskın olduğu için) göremezsiniz. O kadar muhteşemdir ki, o anda tüm romantizm biter; sanki uzaylılar gelmiş gibi denize yönelirsiniz. Bir de yakamozlu ve Ay ışıksız gecelerde denize girince pırıl-pırıl uzaylı gibi olursunuz.

Alıntı.

EVEREST-MAUNA KEA



    

Everest, Dünya’nın en yüksek dağı değil! Gerçek dev, denizin altında saklı…

Okyanusun derinliklerinde öyle bir dağ var ki — zirvesi havada değil, suların altında. Bu dev dağ, Everest’ten tam 1400 metre daha yüksek! Deniz seviyesi sayılmasaydı en yüksek dağ olacaktı.

Bu şaşırtıcı rakip Mauna Kea Yanardağı. Hawaii’de bulunan bu yanardağın yalnızca 4.205 metresi suyun üzerinde görünüyor. Ancak tabanından zirvesine kadar ölçüldüğünde toplam yüksekliği 10.203 metreye ulaşıyor!

 

Karşılaştırma:

 • Everest (Karadan ölçülen en yüksek dağ): 8.848 metre

 • Mauna Kea (Tabanından ölçülen gerçek dev): ~10.203 metre

 

Yani “Dünya’nın gerçek en yüksek dağı hangisi?” sorusunun cevabı bakış açınıza bağlı:

 • Deniz seviyesinden ölçerseniz: Everest birinci.

 • Tabanından zirvesine ölçerseniz: Mauna Kea tartışmasız lider!

 

Daha fazla şaşırtıcı bilgi:

 • Mauna Kea aktif olmayan bir sönmüş yanardağdır.

 • Zirvesi, dünyanın en iyi astronomi gözlem merkezlerinden biridir — çünkü atmosfer burada çok ince ve berraktır.

 • Dağın su altındaki kısmı, milyonlarca yıllık lav katmanlarından oluşur.

 

Kaynaklar:

 • US Geological Survey (USGS) – Mauna Kea Volcano Profile

 • National Oceanic and Atmospheric Administration (NOAA)

 • NASA Earth Observatory

FİLİSTİN

 

FİLİSTİNLİLERİN TÜRKLERE YAPTIĞI ZULÜM VE KÖTÜLÜKLERDEN DOLAYI

BENİM FİLİSTİN DİYE BİR DAVAM YOKTUR...

 

Filistinli Ümmet kardeşlerimizi bir de buradan okuyun.

Şu Filistin dost muymuş, düşman mıymış? Gerçekten işgal edilmiş mi?

Buyurun okuyun...

 

Yıl 1837...

Filistin nüfus sayımı yapılıyor, Filistin’de bulunan Yahudiler ‘in toplam nüfusu 9 bin olarak kayıtlara geçiyor. Filistinli Arapların, Yahudilere toprak satması ile bu rakam elli bine yükseliyor.

Böylece 1882'de ikinci Yahudi yerleşimi kurulmuş oldu...

1908'de Yahudi nüfusu yüz binin üzerine çıkmıştı. Bu topraklar devlet tarafından satılmıyordu. Bizzat o bölgede yaşayan Arap şeyhlerin şahsi mallarıydı. Ederinin çok üstünde fiyatlara satmak için Filistinli Araplar adeta yarışıyordu.

Hâlbuki Osmanlı Padişah’ının bu konuda açık emri vardır. Hiçbir Yahudi'ye toprak satılmayacaktır. Her şeyi kılıfına uyduran Yahudiler, Alman kimliği ile, İngiliz kimlikleri ile toprak satın alıyorlardı. Filistinli Arapların ise gözü doymak bilmiyordu. Yani öyle işgal ederek başlamadı hiçbir şey! Adamlar bastılar parayı aldılar toprakları.

Demek ki neymiş?

Vatanın her bir karışı kutsal imiş, kutsalı satar isen başına bunlar gelir imiş! Osmanlı dönemi sonrası Filistin İngiliz himayesi altına girdi ve toprak satışı yasağı kalkınca Yahudiler satın aldıkları toprakların tapularını kendi üzerlerine aldılar.1925'te 944 bin dönüm olan arazi satılmıştı!1927'de 1 Milyon 124 bin dönüm arazi satılmıştı.

1930'da satılan arazi miktarı 1 Milyon 700 bin dönüme çıkmıştı. Bunlar hep satın alınan arazilerdi. Tapulu belgeliydi!

1948 yılına gelindiğinde bir devlet kurabilecek kadar toprak satın alınmıştı!Öyle bazılarının söylediği gibi Filistin işgal edilmiş falan değildi! Peki, bu Filistinliler nasıl insanlar? Türkler ile bağları neymiş, bir de ona bakalım...

Yıl 1915...Filistin askerleri, Türk askerlerine cephe arkasından saldırmış ve 14 Bin Türk askerinin şehit olmasına, birçok askerin yaralanmasına sebep olmuştur. Arap ihaneti ile esir düşen 15 bin Türk askerinin gözleri asit kuyularında kör edilerek eziyet edilmişti.

Kardeş Filistin ha !

Yıl 1916...Filistin bayrağı, Filistin halkını temsil etmek için kullanılan bayraktır...

İlk olarak Şerif Hüseyin tarafından 1916 yılında Osmanlı Devleti'ne karşı başlatılan Arap ayaklanmasının sembolü olarak dört renkli, “siyah, beyaz, yeşil ve kırmızı" renklerden oluşan bir bayrak tasarlanır...

En üstteki siyah yatay çizgi, Abbasîleri;

Ortadaki yeşil renk Şii Fatımileri;

Alttaki beyaz renk Emevîler’i temsil eder...

Kırmızı üçgen ise 1916 yılında Osmanlı Devleti'ne isyan eden Şerif Hüseyin’in kabilesi Haşimoğlularını, temsil etmektedir. (Diğer bir görüşe göre Arapların Osmanlı Devleti’ne karşı bağımsızlığı için dökülen kanı temsil eder...)

Yıl 1917...Filistinli Araplar İngiliz Lawrance ile bir oluyor ve tarihe Akabe baskını olarak geçecek ihanete imza atıyorlardı. Akabe'deki tüm Türk askerleri katledilmiştir.Bugün Ürdün-Filistin arasındaki Wadi Rum çölünde, Lawrance Rölyefi ile Lawrance'ı dağlara taşlara kazımışlardır.

Aynı yıl yani 1917'de Kudüs Filistinliler tarafından İngilizlere teslim ediliyor!

Bunla da kalmıyor İngiliz General Edmund Allenby Kudüs’e girerken Filistinli Araplar tarafından "El-Nebi" yani peygamber olarak karşılanıyor...

Türkiye Cumhuriyeti’nde bizzat beni şahit olduklarımı da yazayım…;

Yıl 1978...Filistin Kurtuluş Örgütü, terör örgütü PKK'ya kucak açıyor, PKK ile birlikte Türkiye aleyhine faaliyetlere başlıyor.

Yıl 1979...Ankara'da bulunan Mısır Büyükelçiliği Filistinliler tarafından basılıyor bir polisimiz ve bir bekçimiz şehit oluyor...

Yıl 1980...Filistin Halk Kurtuluş Cephesi lideri George Habash, Lübnan'ın Sidon şehrindeki kamplarını Asala terör örgütüne açıyor, Asala'nın diplomatlarımızı katlettiği eylemlerine bu Filistinli teröristler de destek veriyor...Kardeşe bak kardeşe, siz bu kardeşin ihanetini unutabilirsiniz! Ben üniversite yıllarımda bunları düşüne düşüne yaşadım...

Yıl 1989...Yaser Arafat, "Ermenistan'ın haklı davasını destekliyoruz" açıklamaları yapıyor...

Karabağ işgaline ve Ermeni katliamlarına destek veriyor...Kardeşin ihaneti bitmiyor...

Yıl 1993Filistinli Araplar, Mesud Barzani'nin "Bağımsız Kürdistan" fikrine de destek oluyor...

Adamlar Türk milletine ihanete doymuyor...

Yıl 2002...Binbaşı Cengiz Toytunç Batı Şeria'da Barış gücünde görevliyken aracı durdurularak şehit ediliyor...

Yıl 2009...Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas, Kıbrıs'ta Türklerin işgalci olduklarını, Rumların tüm tezlerini desteklediklerini dünyaya açıklıyor...Siz Filistin için ağlarken, Anadolu da Filistinlinin sırtından hançerledikleri Türklerin anası ağlıyor...Yahu sizin gözünüzdeki bu perde nasıl kalkacak!

Bitmedi...İhanetin dahası var devam...

Yıl 2012...Filistin Devleti, Al Nakba kupası adı altında bir organizasyon düzenliyor ve sözde Kürdistan takımını da davet edip, Kürdistan Futbol takımı ile maç yapıyor...Iyi seyirler futbol severler. Bundan doğal ne olabilir degil mi?

Yıl 2019...Türkiye'nin Suriye'de başlattığı "Barış Pınarı harekâtı" için Filistin’in de içinde olduğu "Arap birliği" kınama mesajı yayınladı. Tabi bunu da duymadınız...

Yıl 2020...Filistin, Türkiye'nin Doğu Akdeniz’deki hak iddialarına karşı olarak kurulan Doğu Akdeniz Gaz Forumuna üye oluyor. (Eastern Mediterranean Gas Forum-EMGF) Yunanistan, Mısır, Kıbrıs Rum kesimi ve İsrail ile Türkiye'nin Mavi Vatan tezine karşı cephe alıyor.

Siz Filistin için ağlamaya devam edin...

Aynı yıl yani 2020'de Filistin, Çin'in Uygur Türkleri ‘ne yaptığı soykırımı destekliyor ve Çin'in Uygur Türkleri politikasına destek verdiğini söylüyor...Siz ümmet kardeşleriniz için ağlarken, onlar Türk Milletinin evlatlarının katline onay veriyordu...Bugün güzel ülkemin güzel sokaklarında bu milletin üzerinde Türk kanının da temsil edildiği Filistin bayrağını şahlandıran bir kesim var. Onların amaçları nedir bilmiyorum ama. Türkiye’de; İtalyan, Alman, İngiliz şirketleri adı altında İsrail tarafından binlerce dönüm tarım arazisinin satın alındığını herkes biliyor...Tıpkı vakti zamanında Filistinli Arap şeyhlerin topraklarını sattıkları gibi bizler de topraklarımızı maalesef ecnebilere sattık, satmaya da devam ediyoruz !..400 bin dolar veren herkes Türk vatandaşı olabiliyor...

Filistinleşiyoruz, ruhunuz duymuyor! Çocuklarınız sizi nasıl yâd edecek ben biliyorum da siz bilmiyorsunuz!

Evinizi, toprağınızı, yerinizi yurdunuzu yabancılara satarken Filistinliler gibi siz de hatıra fotoğrafı çektirmeyi unutmayın!

Belki sizin de vakti zamanında İsraillilere toprak satarken çekilen Filistinliler gibi bir fotoğrafınız tarihe geçer...

Sizin de torunlarınız bugünkü Filistinli çocuklar gibi enkaz altından kurtulmayı beklerken dedelerinin tarihi olaylardan ders çıkarmayışının bedelini öder...

 

Ey Türk Milleti.

Uyan, titre ve kendine dön.

Benim Filistin diye bir davam yoktur.

Tarihçi Prof. İlber Ortaylı

 

(Alıntıdır.)

ATATÜRK HAKKINDA (2)

  



"Mademki sen; TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NİN KURUCUSUNA KÂFİR DİYECEK KADAR CESURSUN, BEN DE SANA ŞEREFSİZ NAMUSSUZ VATANSIZ AHLAKSIZ DİYECEK KADAR CESUR ve YÜREKLİYİM!"

"Atatürk'ün düşmanı, düşmanımdır."

Adı : Mareşal  Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
Görevi : İlk Cumhurbaşkanı 
Doğum yeri : Selanik
Yaşı : 57
Eğitim : Harp Akademisi
Savaş : 11
Madalya : 24
Nişan : 7
Yazdığı Kitap : 11
Okuduğu Kitap Sayısı: 4000
Açtığı Fabrika : 48
En Büyük Başarısı : Türk vatanını işgalden kurtarması, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni kurması.

"Aynı takımı tutmadığım adamla anlaşırım."
"Aynı partiye oy vermediğim adamla anlaşırım."
"Aynı dini paylaşmadığım adamla anlaşırım."
"Aynı milletten olmadığım adamla da anlaşırım."
"Ama Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü sevmeyenle asla anlaşamam."
"Ben, Ülkemi, ilkelerimi, fikrî düşüncemi Anayasanın ilk 4 maddesi gibi korur kollar ve asla taviz vermem."
"Çünkü ben, Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu, Türkiye Cumhuriyeti'nin çocuğuyum."
"Ben, Atatürkçüyüm."
"Ben, Cumhuriyetçiyim."
"Ben, laikim."
"Ben, antiemperyalistim."
"Ben, tam bağımsız Türkiye'den yanayım."
"Ben, 'Türk  Milletindenim' diyenlerdenim."
"Ben, Türk Milletine tuzak kuran hainlerin düşmanıyım."
"Ben, hırsızların, vurguncuların, çıkarcıların düşmanıyım."
"Ben, Allah ile aldatan namussuzların düşmanıyım."
"Dindarım diye geçinip gece gündüz Atatürk'e küfür edenlerin düşmanıyım."

Atatürk;  Diyaneti kuran, Kuran-ı kendi parasıyla tefsir ettiren, Kuran meali ve İlmihali yaptıran, İmam Hatipleri açan, Ayasofya'yı müze değil de Cami olarak kayıt yaptırandır..
"Ben, 'susan dilsiz şeytandır' sözünün takipçisiyim."

"Ne kökümü yok sayarım, ne dalımdan koparım."

NE MUTLU TÜRK VATANININ KURTARICISI, TÜRK DEVLETİNİN KURUCUSU, TÜRK MİLLETİNİN ULU ÖNDERİ GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN AYDINLIK YOLUNDA OLANLARA. 
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE.

(Alıntıdır.)