................................................................................................© Copyright 2025 All Rights Reserved...............................................................................
FATMA GİRİK-MEMDUH ÜN
ATATÜRK HAKKINDA (1)
Atamızın boyu 1.74, kilosu ise 75 civarıydı.
42 numara ayakkabı giyiyordu. Ayakkabıları genelde siyah
rugandı. Atatürk’ün de T.C. kimlik numarası: 10000000146. Aslında bu, birinci
sıradaki T.C. kimlik numarası. Sondaki 46, güvenlik amacıyla, sistem tarafından
otomatik konulmuş. Atartürk’ün en sevdiği yemek, etsiz kuru fasulye ile
pilavdı.
Kahveyi de çok seviyordu. Günde 10-15 fincan Türk kahvesi
içiyordu. Atatürk’ün tüm gömlekleri beyazdı. Takım elbiselerinin modelini
kendisi çiziyordu.
Lacivert rengi sevmezdi. Bu nedenle gardrobunda laciverte
yer yoktu. Atatürk'ün 'Foks' adında bir köpeği vardı. Atamız Foks’u Yalova
kaplıcalarına gittiği bir gün, seyyar bir fotoğrafçıdan 50 liraya satın almış.
Foks öldükten sonra doldurulup mumyalanmış. Halen de "Atatürk ve Kurtuluş
Savaşı Müzesi'nde sergileniyor.
Atatürk spor yapmayı çok severdi. Düzenli ata binerdi,
yüzerdi ve bilardo oynardı.
Atatürk, çok kitap okuyan biriydi. Binlerce kitabı
vardı. Ancak en sevdiği kitap, Reşat Nuri Güntekin’in Çalıkuşu adlı romanıydı.
Öyle ki, kitabı sürekli yanında taşırdı ve zaman zaman rastgele bir sayfa açıp
okurdu.
Atamız 44 sayfalık bir geometri kitabı yazdı. Bugün
kullandığımız üçgen, dörtgen, çap, artı, eksi, bölü, oran gibi Türkçe
kelimeleri Atatürk buldu. Atatürk’ün bu kitap dışında 13 kitabı daha var.
Mustafa Kemal; Medeni Bilgiler, Karlsbad Hatıraları, Bölüğün
Muharebe Eğitimi gibi hem askeri hem de toplumsal konularda kitaplar yazdı.
Atatürk isminde bir çiçek vardır.
Rivayete göre, Atamız bu çiçeği çok seviyor diye bu ismi koymuşlar.
Bir başka iddiaya göre ise Meksika kökenli çiçeği Türkiye’de yetiştiren
bitki bilimciler çiçeğe Atatürk ismini verdi.
Mustafa Kemal Atatürk, son söz olarak, “Aleykümeselam” dedi.
Anlatılanlara göre, Atatürk, hasta yatağında doktoruna dikkatle baktı ve
“Aleykümeselam” dedi.
Ardından girdiği komada 30 saat kaldı. 10 Kasım 1938 günü ise
hayatını kaybetti. Atamızı sevgiyle, saygıyla, minnetle anıyoruz.
E-KİTAP NEDİR?
Elektronik kitap, E-kitap veya e-Kitap, bilgisayarların veya diğer elektronik cihazların düz panel ekranında okunabilen metinden oluşan dijital biçimde sunulan bir kitap yayınıdır.
Bazen "basılı bir kitabın elektronik versiyonu" olarak tanımlansa da, bazı e-kitapların basılı bir eşdeğeri yoktur. E-kitaplar, özel E-kitap okuyucu cihazlar, masaüstü, dizüstü bilgisayarlar, tabletler ve akıllı telefonlar da dahil olmak üzere kontrol edilebilir bir görüntü aygıtına sahip herhangi bir cihazda okunabilir.
ALBERT EİNSTEİN-MİLEVA MARİC
Albert Einstein ve
Mileva Marić’in ilişkisi, bilim ve aşkın iç içe geçtiği karmaşık bir hikâyedir.
Einstein, Marić’i Zürih Politeknik Enstitüsü’nde tanıdı ve kısa sürede
birbirlerine derin bir bağ kurdular. Marić, dönemin nadir kadın fizikçilerinden
biri olarak parlak bir zekâya sahipti ve bazı tarihçiler, Einstein’ın görelilik
teorisine katkıda bulunmuş olabileceğini öne sürer.
SAVARONA
Savarona! Şımarıklık, diplomasi ve hüzünlü bir öykü...
Bugün yapılacak geçiş aslında Savarona’nın yeniden doğumunun ilanı olarak kabul edilmeli. Savarona, Türkiye Cumhuriyeti’nin önemli değerlerinden birisidir. Yeniden maviliklerde boy göstermesi, Türk bayrağını dalgalandırması hepimiz için kazanç ve gurur vesilesidir.
Savarona’nın hikâyesi, şımarıklıkla başlar, sonra bizim sularımızda hüzünle devam eder...
Savarona tek bir yatın adı değildir aslında bu adla üç ayrı yat imal edildi.
İlk Savarona 1926’da, ikincisi 1928’de üçüncü ve mülkiyeti Türk devletine ait olan Savarona’ysa 1930 yılında sipariş edildi.
Her üç yatın da sahibi de dedesi Brooklyn Köprüsü’nü inşa eden, babası çelik tel şirketi sahibi olan Emily Roebling Cadwalader’dır.
ATATÜRK HAKKINDA (2)
"Mademki sen; TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NİN KURUCUSUNA KÂFİR DİYECEK KADAR CESURSUN, BEN DE SANA ŞEREFSİZ NAMUSSUZ VATANSIZ AHLAKSIZ DİYECEK KADAR CESUR ve YÜREKLİYİM!"
Adı : Mareşal Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
Görevi : İlk Cumhurbaşkanı
Doğum yeri : Selanik
Yaşı : 57
Eğitim : Harp Akademisi
Savaş : 11
Madalya : 24
Nişan : 7
Yazdığı Kitap : 11
Okuduğu Kitap Sayısı: 4000
Açtığı Fabrika : 48
En Büyük Başarısı : Türk vatanını işgalden kurtarması, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni kurması.
"Aynı takımı tutmadığım adamla anlaşırım."
"Aynı partiye oy vermediğim adamla anlaşırım."
"Aynı dini paylaşmadığım adamla anlaşırım."
"Aynı milletten olmadığım adamla da anlaşırım."
"Ama Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü sevmeyenle asla anlaşamam."
"Ben, Ülkemi, ilkelerimi, fikrî düşüncemi Anayasanın ilk 4 maddesi gibi korur kollar ve asla taviz vermem."
"Çünkü ben, Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu, Türkiye Cumhuriyeti'nin çocuğuyum."
"Ben, Atatürkçüyüm."
"Ben, Cumhuriyetçiyim."
"Ben, laikim."
"Ben, antiemperyalistim."
"Ben, tam bağımsız Türkiye'den yanayım."
"Ben, 'Türk Milletindenim' diyenlerdenim."
"Ben, Türk Milletine tuzak kuran hainlerin düşmanıyım."
"Ben, hırsızların, vurguncuların, çıkarcıların düşmanıyım."
"Ben, Allah ile aldatan namussuzların düşmanıyım."
"Dindarım diye geçinip gece gündüz Atatürk'e küfür edenlerin düşmanıyım."
Atatürk; Diyaneti kuran, Kuran-ı kendi parasıyla tefsir ettiren, Kuran meali ve İlmihali yaptıran, İmam Hatipleri açan, Ayasofya'yı müze değil de Cami olarak kayıt yaptırandır..
"Ben, 'susan dilsiz şeytandır' sözünün takipçisiyim."
"Ne kökümü yok sayarım, ne dalımdan koparım."
NE MUTLU TÜRK VATANININ KURTARICISI, TÜRK DEVLETİNİN KURUCUSU, TÜRK MİLLETİNİN ULU ÖNDERİ GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN AYDINLIK YOLUNDA OLANLARA.
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE.
MERAL-YAMAN OKAY
BONNİE PARKER-CLYDE BARROW
ZSA ZSA GABOR-BURHAN ASAF BELGE
JANE BİRKİN-SERGE GAİNSBOURG
NİCK CAVE-PJ HARVEY
MARİLYN MONROE-ARTHUR MİLLER
SHİRLEY McLAİNE-STEVE PARKER
MacLaine, 1955'te "The Trouble with Harry" filmiyle çıkış yaptı ve ardından "The Apartment" (1960), "Irma la Douce" (1963), "Terms of Endearment" (1983) gibi klasikleşmiş yapımlarda rol aldı. 1983'te "Terms of Endearment" ile En İyi Kadın Oyuncu Oscar'ını kazandı.
MacLaine'in kariyeri, hem sinema hem de edebiyat dünyasında derin izler bırakan bir yolculuk olarak görülüyor.
Shirley MacLaine'in hayatı, sadece oyunculuk kariyeriyle değil, sıra dışı deneyimleri ve açık sözlülüğüyle de dikkat çeker. İşte onun hakkında birkaç ilginç anekdot:
Spiritüel Yolculukları: MacLaine, reenkarnasyon ve metafizik konularına büyük ilgi duyuyordu. Peru'daki And Dağları'nda yaptığı bir yürüyüş sırasında "evrenle bağlantı kurduğunu" hissettiğini anlatır.
Açık Evlilik: 1954'te yapımcı Steve Parker ile evlendi ve 1982'de boşandı. Ancak evlilikleri boyunca "açık ilişki" yaşadıklarını açıkça dile getirdi. O dönemde kimsenin bunu anlamadığını söyleyerek, evliliklerinin özgürlük üzerine kurulu olduğunu belirtti.
Hollywood'un Cesur Kadını: MacLaine, kariyerinin başlarında Broadway'de dansçı olarak çalışırken, bir gösteri sırasında başrol oyuncusu sakatlanınca onun yerine sahneye çıktı. Bu olay, kariyerinin dönüm noktalarından biri oldu.
Politik ve Kültürel Bağlantılar: Kanada Başbakanı Pierre Trudeau ve İsveç Başbakanı Olof Palme ile romantik ilişkiler yaşadığı iddia edildi. MacLaine, bu ilişkileri hakkında açık sözlü olmasa da, politik figürlerle yakın bağları olduğu biliniyor.
MacLaine'in hayatı, sadece sinema dünyasında değil, kişisel keşifleri ve cesur yaşam tarzıyla da ilham verici bir hikâye sunuyor.
Shirley MacLaine'in hayatı, hem Hollywood'daki kariyeri hem de kişisel yolculuğu açısından oldukça renkli ve ilginç anekdotlarla dolu. İşte birkaç dikkat çekici hikaye:
Ruhsal yolculukları: MacLaine, sadece bir oyuncu değil, aynı zamanda ruhsal keşiflere meraklı bir yazar. "İçimdeki Yolculuk" (Out On A Limb) adlı kitabında aşk ilişkilerinin ardındaki ruhsal serüvenleri ve geçmiş yaşamlarla ilgili deneyimlerini anlatıyor.
Sahneye çıkış hikayesi: Broadway'de oyunculuk yapmaya çalışan MacLaine, bir gün Carol Haney'in sakatlanması sonucu onun yerine sahneye çıkmış ve bu şans sayesinde kariyerinde büyük bir sıçrama yapmıştı.
Hollywood'daki etkisi: MacLaine, kariyeri boyunca BAFTA, Altın Küre ve Oscar gibi birçok ödül kazandı. Özellikle "Sevgi Sözcükleri" filmiyle En İyi Kadın Oyuncu Oscar'ını alarak büyük bir başarıya imza attı.
MacLaine'in hayatı, hem sanatsal hem de kişisel anlamda keşiflerle dolu. Onun hikayeleri, sadece bir oyuncunun değil, aynı zamanda bir düşünürün ve gezginin dünyasını yansıtıyor. Özellikle ruhsal ve felsefi konulara olan ilgisi, onu Hollywood'un en sıra dışı figürlerinden biri yapıyor.
Shirley MacLaine, (d.24 Nisan 1934) Akademi ödüllü Amerikalı
oyuncu. Sinema oyuncusu Warren Beatty'nin kardeşidir.
Shirley MacLaine'in çıkış filmi The Trouble with Harry. (1955)
Richmond, Virjinya'da 24 Nisan 1934'te Baptist inançları
olan İngiliz kökenli Amerikalı bir baba ile İrlanda ve İskoçya kökenli Kanadalı
bir anneden doğdu. Liseyi Virjinya'da bitirdikten sonra Broadway'de oyuncu
olabilme hayaliyle New York'a taşındı. The Pajama Game adlı filmde Carol
Haney'in ayağını burkup onun yerine geçmesiyle bu amacına ulaştı.
Steve Parker, 6 Şubat 1922'de doğdu. My Geisha (1962), John Goldfarb, Please Come Home! (1965) ve Yeni Kilisenin Efendileri: Kutsal Savaş (1992). Miki Hasegawa ve Shirley MacLaine ile evlendi. 13 Mayıs 2001'de Honolulu, Hawaii, ABD'de akciğer kanseri nedeniyle öldü.
FRANZ KAFKA-MİLENA JESENSKA
Milena babasının isteğiyle tıp fakültesine ve ardından konservatuara gitti fakat ikisini de yarıda bıraktı. Özellikle bu dönem babasından öç almak için uyuşturucu kullanıp, ufak hırsızlıklar yaptı ve ölçüsüzce para harcayıp savruk bir hayat yaşadı.
Üniversite yıllarında Yahudi kökenli Ernst Pollak'a aşık oldu, ondan hamile kaldı ve daha sonra da bebeğini aldırdı. Bu durum Prag sosyetesinin diline düştü ve Yahudileri sevmeyen babası onu bir sanatoryuma kapattı.
Gizli gizli Pollak'la görüşmeye devam eden Milena, sanatoryumdan çıkar çıkmaz onunla evlendi ve Viyana'ya yerleşti. Yaptığı bu evlilik sonucunda babasıyla olan tüm bağları koptu ve bütün maddi desteği kesildi.
Viyana'daki yılları büyük mutsuzluk içinde geçti. Kocası Pollak oldukça sorumsuz bir hayat yaşıyordu ve onu neredeyse gördüğü her kadınla aldatıyordu. Milena büyük ruhsal bunalımlar yaşıyordu ve uyuşturucuya tekrar başladı. Tüm bunların üzerine bir de maddi sıkıntılar vardı ve Milena birçok işte çalışmaya başladı. Hatta tren istasyonunda hamallık bile yaptı.
Daha sonra Çek gazetelerinde moda ve dekorasyon konularında yazılar yazmaya başladı ve birçok meşhur yazarın eserlerini çevirdi. Böylece maddi ve manevi olarak yaşadığı kötü dönemden kurtulmaya başladı.
İşte Kafka ile tanışması da o yıllara dayanır. 1919 yılında Milena'nın Viyana'dan Prag'a yaptığı bir seyahat sırasında tanışmışlardı. Milena, Viyana'ya döndükten sonra Kafka'ya mektup yazarak eserlerini Çekçe'ye çevirmek istediğini belirti. Böylece dünya edebiyat tarihine geçecek mektup aşkının ilk adımlarını atmış oldu.
Milena'nın hayatına Kafkadan başka ayrıca Kont Xavier Schaffgotsch ve Jaromir Krejcar isimli iki adam daha girdi. Ve hatta Krejcar'dan bir de kızı oldu.
Milena, Prag'da komünist partide aktif rol aldı, Çek yeraltı hareketine katıldı. Almanların Prag'ı işgal etmesinden sonra Yahudi kökenli birçok edebiyatçı ve sanatçının ülke dışına çıkarılmasına yardımcı oldu. Bu nedenle Ravensbrück toplama kampına gönderildi ve 1944'de burada öldü. (medium.com)
Franz Kafka (3 Temmuz 1883, Prag – 3 Haziran 1924,
Klosterneuburg), Almanca konuşan Bohemyalı, roman ve hikâye yazarı. 20. yüzyıl
edebiyatının en önemli figürlerinden biri olarak kabul edilmektedir.
Gerçekçilik unsurlarını ve fantastik unsurları birleştiren eserleri tipik
olarak tuhaf veya sürrealist önyargılarla ve anlaşılmaz sosyal-bürokratik
güçlerle karşı karşıya kalan izole kahramanlara sahiptir ve yabancılaşma,
varoluşsal kaygı, suçluluk ve saçmalık temalarını keşfetme olarak
yorumlanmıştır. "Dönüşüm" (Die Verwandlung), Dava (Der Prozess) ve
Şato (Das Schloss) en bilinen eserleridir. "Kafkaesk" terimi,
Kafka'nın yazdıklarındaki gibi durumları tanımlamak için üretilmiştir.
Kafka, Bohemya Krallığı'nın başkenti ve daha sonra Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun parçası olmuş, günümüzde Çekya'nın başkenti olan Prag'da, Almanca konuşan Yahudi orta sınıf bir ailede dünyaya geldi. Avukat olmak amacıyla hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bir sigorta şirketinde çalışmaya başladı. İşinden dolayı bulduğu boş zamanlar onu yazı yazmaya sevk etti. Yaşamı boyunca, gergin ve mesafeli bir ilişki yaşadığı babası dâhil olmak üzere, ailesine ve yakın arkadaşlarına yüzlerce mektup yazdı. Birçok kez nişanlanmasına rağmen hiç evlenmedi ve 1924'te 40 yaşındayken veremden öldü.
NAİM SÜLEYMANOĞLU-KYOKO MORİ
Naim Süleymanoğlu, halter tarihinin en büyük sporcularından biri olarak kabul edilir. Lakabı "Cep Herkülü", olağanüstü gücünü ve küçük fiziğini yansıtıyordu. Kariyeri boyunca üç Olimpiyat altın madalyası, yedi dünya şampiyonluğu ve altı Avrupa şampiyonluğu kazandı.
Henüz 15 yaşındayken Brezilya'daki Dünya Gençler Halter Şampiyonası'nda iki altın madalya kazanarak dikkat çekti. 16 yaşında dünya rekoru kırarak en genç dünya rekortmeni unvanını aldı. 1983'te Viyana'da düzenlenen turnuvada 56 kiloda dünya rekorlarını koparmada 130,5 kg, silkmede 165 kg ve toplamda 295 kg olarak kırdı.
1986'da dünya şampiyonasında 60 kilo kategorisinde yarışarak toplamda 335 kg kaldırdı ve dünya şampiyonu oldu. 1988 Seul Olimpiyatları'nda ise koparma, silkme ve toplamda birden fazla dünya rekoru kırarak Türkiye'ye güreş dışındaki ilk altın madalyayı kazandıran sporcu oldu.
Toplamda 46 dünya rekoru kıran Süleymanoğlu, 2001 yılında Olimpiyat Nişanı ile onurlandırıldı ve Uluslararası Halter Federasyonu Onur Listesi'ne seçildi. Olağanüstü başarıları sayesinde Time dergisinin kapağında yer aldı.
Kariyeri ve Başarıları
Doğum: 23 Ocak 1967, Kırcaali, Bulgaristan
Ölüm: 18 Kasım 2017, İstanbul, Türkiye
Olimpiyat Altın Madalyaları: 1988 Seul, 1992 Barselona, 1996 Atlanta
Dünya Şampiyonlukları: 7 kez dünya şampiyonu oldu
Avrupa Şampiyonlukları: 6 kez Avrupa şampiyonu oldu
-Dünya Rekorları: Kariyeri boyunca 46 dünya rekoru kırdı
Özel Başarılar: 1988 Seul Olimpiyatları'nda kendi ağırlığının üç katından fazlasını kaldırarak tarihe geçti.
Türkiye'ye İlticası ve Etkisi:
Süleymanoğlu, Bulgaristan'daki baskılardan kaçarak 1986 yılında Avustralya'da düzenlenen Dünya Halter Şampiyonası sırasında Türk Büyükelçiliğine sığındı. Türkiye adına yarışabilmesi için Bulgaristan'a 1 milyon dolar ödendi. Bu süreç, hem spor hem de siyasi açıdan büyük yankı uyandırdı.
Kültürel ve Sportif Mirası:
Süleymanoğlu, yalnızca bir sporcu değil, aynı zamanda Türk sporunun uluslararası alandaki en büyük temsilcilerinden biri oldu.
MEVLANA
MEVLEVİLİĞİ İSLAM ZANNEDENLERE!