KİTAP / GEZİ / MÜZİK / MİZAH ............................................© Copyright 2025 All Rights Reserved...............................................................................
EROS-PSYCHE
ENDYMION-SELENE
Endymion ve Selene, Yunan mitolojisindeki en bilinen aşk hikayelerinden birine sahip bir çifttir.
Selene:
- Kimliği: Yunan mitolojisinde Ay tanrıçasıdır. Titan Hyperion ve Theia'nın kızı, Güneş tanrısı Helios ve Şafak tanrıçası Eos'un kız kardeşidir.
- Nitelikleri: Genellikle gece gökyüzünde, iki veya daha fazla atın çektiği bir ay arabasıyla seyahat ederken tasvir edilir. Başında hilal şeklinde bir ay veya ay diskine sahiptir.
- Güçleri: Ay'ın evrelerini kontrol etme, geceyi aydınlatma, uyku ve rüyaları etkileme gücüne sahiptir. Ay'ın döngüleri, eski çağlarda tarımsal uygulamaları ve dini festivalleri yönlendirmede önemliydi.
- Aşk Hayatı: Endymion ile olan aşkı en bilinen hikayesidir, ancak Zeus ve Pan gibi başka sevgilileri de olmuştur.
Endymion:
- Kimliği: Bir ölümlüdür. Hikayelere göre bir çoban, avcı veya kral olabilir. Olağanüstü güzelliğiyle bilinir.
- Mitolojideki Rolü: Selene'nin ona olan derin aşkıyla tanınır.
- Ebedi Uyku: En bilinen özelliği, ebedi bir uykuda olmasıdır. Bu uykunun nedenleri hakkında farklı versiyonlar vardır:
- Selene'nin Dileği: Selene, Endymion'un güzelliğini sonsuza dek korumak ve yaşlanıp ölmemesi için Zeus'tan onu ebedi bir uykuya yatırmasını istemiştir. Böylece Selene her gece onu ziyaret edebilir.
- Zeus'un Cezası/Dileği: Endymion'un Hera'ya ilgi duyması nedeniyle Zeus tarafından cezalandırıldığı veya Endymion'un kendisinin ölümsüzlük ve gençliği ebedi uykuda kalmayı seçtiği söylenir.
- Çocukları: Selene'nin Endymion'dan elli kızı olduğu rivayet edilir. Bu kızlar, Olimpiyat Oyunları arasındaki elli ay döngüsünü temsil eder.
- Sembolizmi: Endymion, güzelliği, ebedi uykuyla olan bağlantısı ve ay ile olan ilişkisiyle sembolize edilir. Hikayesi, ilahi aşkın ölümlü sınırları aşmasını ve ebedi gençlik arayışını temsil eder.
Hikayenin Genel Temaları:
- İlahi Aşk ve Ölümlülük: Bir tanrıça (Selene) ile bir ölümlü (Endymion) arasındaki aşkın imkansızlığı ve bu aşkın üstesinden gelme çabası.
- Ebedi Güzellik ve Gençlik: Yaşlanma ve ölümün kaçınılmazlığına karşı koyma arzusu.
- Aşkın Fedakarlığı: Selene'nin Endymion'u yanından ayırmamak için onu ebedi uykuya mahkum etmesi.
Endymion ve Selene'nin hikayesi, antik çağlardan bu yana birçok sanat eserine, edebiyat ve şiir eserine ilham kaynağı olmuştur.
EDWARD VIII-WALLIS SİÖPSON
Edward’ın tahttan çekilmesinin ardından kardeşi VI. George kral oldu. Edward ise Windsor Dükü unvanını aldı ve Wallis Simpson ile 1937 yılında Fransa’da evlendi. Çift, hayatlarının geri kalanını Avrupa ve ABD arasında seyahat ederek geçirdi. Ancak, II. Dünya Savaşı sırasında Nazilere sempati duydukları yönünde iddialar ortaya atıldı.
Wallis Simpson, 1896 yılında ABD’de doğdu ve 1986 yılında Paris’te hayatını kaybetti. Edward ise 1972 yılında öldü. Çift, İngiliz kraliyet ailesi tarafından dışlanmış olsa da, aşkları tarih boyunca büyük ilgi gördü.
Bu hikâye, İngiliz monarşisinin en büyük skandallarından biri olarak kabul edilir.
CZAR NICHOLAS II-ALEXANDRA FEDEROVNA
Çar II. Nikolay ve eşi İmparatoriçe Alexandra Feodorovna, Rusya'nın son hükümdarlarıydı. II. Nikolay, 1 Kasım 1894 - 15 Mart 1917 tarihleri arasında Rusya'yı yönetti. Alexandra Feodorovna ise Almanya doğumlu olup, İngiltere Kraliçesi Victoria'nın torunuydu ve Nikolay ile evlenerek Rusya'nın çariçesi oldu.
II. Nikolay, otokratik yönetim anlayışını sürdürdü ancak ülke içindeki sosyal ve politik değişimlere ayak uydurmakta zorlandı. Yönetimi sırasında 1905 Rus Devrimi, Kanlı Pazar Olayı ve Rus-Japon Savaşı gibi büyük krizler yaşandı. Ayrıca, mistik Grigori Rasputin'in saraydaki etkisi, aristokrasi içinde büyük rahatsızlık yaratmıştı.
1917'de gerçekleşen Şubat Devrimi ile tahttan indirilen Nikolay ve ailesi, Bolşevikler tarafından sürgüne gönderildi. 17 Temmuz 1918'de ise Yekaterinburg'da Bolşevik askerler tarafından idam edildiler. Bu olay, Romanov Hanedanı'nın sonu anlamına geliyordu.
Alexandra Feodorovna, özellikle Rasputin'e olan güveni nedeniyle halk arasında eleştirilmişti. Oğlu Aleksey'in hemofili hastalığı nedeniyle Rasputin'in şifacı olduğuna inanıyordu. Ancak bu durum, halkın ve aristokrasinin çariçeye olan güvenini sarsmıştı.
Bu trajik hikâye, Rusya'nın monarşiden Sovyetler Birliği'ne geçiş sürecinin en önemli dönüm noktalarından biri olarak kabul edilir.